Piyasalarda yeni bir “normal” var
- S&P’ye göre artık risksiz bir yatırım aracı yok
- Yatırım felsefesinin temel yaklaşımını etkileyen bir karar
- Yeni normale alışmamız zaman alabilir
ABD’de kredi derecelendirme kuruluşlarından en azından bir tanesi(S&P) resmi olarak yatırımcılara risksiz varlık olmadığını düşündüğünü tebliğ etti. Bu, öyle yabana atılacak, küçümsenecek bir beyan değil. Riskten muaf getiri (risksiz faiz) çağdaş finansın temel kavramlarıdan sayılıyor. Risksiz varlık yok diye formüller veya teoriler hemen geçerliliklerini yitirmezler ama finans felsefesi ve bazı temel varsayımlar baskı altına girer.
Ey S&P, riskten muaf varlığın kredi notunu düşürürsen bütün fiyatları etkilersin
ABD bonolarının kredi notunu düşürülmesine karşı ilk anlardaki tepki tüm yatırım araçlarının istisnasız değer yitirmesi olacaktır. Böyle bir reaksiyon hem piyasalardaki panik ve kaos ortamına uygun görünür, hem de yatırımları analiz ederken kullanılan yaklaşımların matematiği ile de uyum içinde olur. En emin varsayılan yatırım aracının güvenilirliğine gölge düşmesi tüm yatırım araçlarına uyguladığımız iskonto oranlarının aynı miktarda artması anlamına gelir ki bu da ya bugünkü fiyatların düşmesi ile mümkün olur ya da bu yatırımlardan beklenen gelirlerin aynı oranda yükselmesi ile.
Fakat, iskonto oranlarında aynı anda ve topyekün bir artış, olabilecek senaryoların içinde en basiti. Mesela, hisse senetlerini değerlendirirken göz önune aldığımız parametrelerden biri de net kardır. Karın büyüme hızı da en az iskonto faizi kadar önemlidir. Bu büyümede bir düşme veya yavaşlama hisse fiyatlarını da olumsuz etkiler.
Öte yandan farklı varlıkların birbirleri ile olan ilişkilerinde bir değişiklik olmaz. ABD’nin kredi notunun düşürülmesi yatırımcıların risk iştahını olumsuz etkileyebilir ama hisse senetleri ile bonolar arasındaki göreceli sıralamayı etkilemez.
Emniyet faktörü yok olursa geriye sadece “kaçış” kalır
Ancak kredi notunun düşmesi felsefi bir ikilem yaratacaktır. En basiti şekli ile portföy teorisi biz yatırımcıların belirsizlik altında yatırım veya harcama tercihlerini nasıl yapmamız gerektiğini düzenler. Risktan kaçınan, rasyonel düşünüp rasoyonel kararlar alabilen bireyler olduğumuzu varsayar.
Bu nedenle ilerideki bir tarihte tarafımıza yapılacağını varsaydığımız ödemelerin olasılığı ve dağılımındaki değişiklikler bugünkü harcama seviyemizi etkileyecektir. Biz buna kısaca “emniyete kaçış” diye tanımlayabiliriz ama emniyetin olmadığı yerde- ki S&P nin kredi notunu düşürmesinin anlamı da bu zaten- geriye sadece “kaçış” kalır. Risksiz bir getirinin olmaması bu tercihlerin analizinde komplikasyonlara yol açacaktır.
Eninde sonunda piyasalar bir denge noktası bulacaktır. Bu noktada yatırım araçlarının fiyatları bünyelerinde barındırdıkları riskler ile orantılı olacaktır. Bu seviye bugünkü seviyeler de olabilir. Ne de olsa pek çok piyasa uzmanı S&P’nin kararını sürpriz olarak karşılamadı. Onlar için sürpriz kurumun 14 Temmuz’da ABD’yi mercek altına alması idi. O günden bugüne ABD hisse senedi endeksi yüzde 10 düştü. Bono faizleri de önce artmasına karşın daha sonra azaldılar.
Hemen sert çıkışlar tahmin etmeyin
Fakat piyasa tepkilerinin anlık değil sürekli olabileceğini de akılda tutmak gerek. Piyasa paradigmalarında bir kayma oldu. Daha başka şokların da olası olduğu ve bu yeni normale alışmamız, bu paradigma ile yaşamayı öğrenmemiz zaman alacaktır. O zamana kadar da bu belirsizlik ve oynaklık sürecekir. Hemen piyasada kalıcı sert çıkışlar beklemek aşırı iyimser bir yaklaşım olacaktır.
Fiyatlar “eski paradigmaya” göre ucuz gözükebilir ama bu “yeni durum” da hangi seviyenin ucuz hangi seviyenin pahalı oladuğuna karar vermemiz zaman alabilir. Eğer bugun 100 olan yarın 95 olacaksa beklemek daha mantıklı gözükür. Aynı şekilde, bugün ucuz olan yarın yüzde 10 artarsa pahalı olmaz gene ucuz kalır. Sonuçta belki de hep beraber bu yeni durumu göz ardı edeceğiz ama o vakte kadar, oyuncular kesin bir trend görmeden piyasaya kalıcı olarak girmek istemeyeceklerdir.