Şahika Japonya’da
Tıklayın yazılar posta kutunuza gelsin(üyelik bilgileri gizli tutulur)
Serbest dalış alanında 6 dünya rekoruna sahip Şahika Ercümen geçen hafta Japonya’daydı. Ertuğrul Fırkateyninin 125 yıl önce battığı noktaya daldı ve şehit olan denizcilerimizin anısına hazırlanan bir plaketi denize bıraktı.
Kendisinin Tokyo’ya geleceğini öğrenince bir basın toplantısı yapmasını önerdim. Kabul etti ve Foreign Correspondents’ Club of Japan’da (FCCJ) Ertuğrul faciası, Türk Japon dostluğu, çevre sorunları ve serbest dalgıçlık üzerine 45 dakikalık bir sunum yaptı.
FCCJ, ikinci dünya galibi ve Japonya fatihi General Mc. Arthur’un zamanında kurulmuştur. Burada basın toplantısı yapanlar arasında başbakanlar, cumhurbaşkanları, tanınmış simalar (Dalai Lama, Muhammed Ali Clay gibi) vardır. Kendisi benim bildiğim ikinci Türk misafir.
Toplantıyı izleyenlerden Vener Alper (Japonya Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı) Facebook hesabına “Keşke Şahika hanım gibi on kişi yüz kişi gelse, Türkiyenin güzel yüzü bu güzel insanlar” diye yazmış.
Doğru demiş. Şahika’nın etrafa canlılık ve iyimserlik saçan bir karizması var. Konuştuğu insanlar kendini iyi hissediyor. 1985 doğumlu sporcunun yaşı, “genç ve dinamik” Türkiye’nin yaş ortalaması ile aynı. Bir süredir sadece IŞİD’in kafa kesmeleri ile gündemde olan ve imajı kararan Türkiye’nin Japonya’da bilinmeyen bir yüzünü gösterdi.
Basın toplantısını, Ertuğrul Fırkateyni konusunda 5 yıl akademik araştırma yapmış FCCJ klübü başkan yardımcısı Michael Penn yönetti. Penn, Şahika’yı dünyaya “yanımda yeryüzünde erkek veya kadın hiç kimsenin yapamadığını yapabilmiş şampiyon bir sporcu var” diye tanıttı.

Şahika basın toplantısı başlamadan önce programın üzerinden geçiyor
Ertuğrul Fırkateyni’ne dalış
Bu yıl, Türk Japon ilişkilerinin başlangıcı kabul edilen Ertuğrul fırkateyni faciasının 125inci yıldönümü. Sene boyunca bir dizi etkinlik planlandığını duydum. Mesela geçen hafta mehteran takımının yürüyüşü vardı. Kushimoto’da sergiler oldu. Gediz fırkateyni geldi ziyaretçilere açıldı. Yıl sonuna doğru bir de film vizyona girecek.
Şahika Ercümen ve ekibinin dalış etkinliği programa son anda dahil edilmiş. Doğrudan Kushimoto’ya gitmişler. Dalış noktasında Deniz Kuvvetleri “Gediz” fırkateyni onları bekliyordu. Dalış için hazırlıklara sabah saat 3’de başladılar. Saat 6’da su altındaydılar. Hava çok belirsiz, dalgalar çok güçlüymüş. Batık 12 metrede. Tek dalış yapabilmişler. Daha sonraki dalışlar iptal edilmiş.

Gediz , Ertuğrul’un battığı noktada beklerken
Şahika batık noktasındaki denizin durumunu tarif ettikçe suyun içinde kuvvetli dalgaların yarattığı girdap ve akıntıyı anlatıyor. Söylediklerini dinledikçe kayalıklarda sığ sayılabilecek bir yerde ve sahile yakın bir bölgede Ertuğrul gibi dev bir geminin nasıl batabildiğini, kurtulanların hemen yanıbaşlarındaki karaya neden kolaylıkla çıkamadıklarını anlıyorum.

Ertuğrul Fırkateyninin battığı kayalıklar
566 denizcimiz o trajik kazada şehit oldu. 68 Osmanlı leventi Kushimotolular tarafından kurtarıldılar. Halk yoksuldu ama gazilere yer yatak verdi. Yaralarını tedavi etti, ellerindeki yemekleri kendileri yemedi denizcilerimize yedirdi. Aylarca sürdü bu. Sonra onların Türkiye’ye dönebilmelerine vesile oldular. Bu olay Türk-Japon ilişkilerinin ve dostluğunun başlangıcı kabul edilir.
Batık noktasında bir Türk Müzesi ve şehitlik abidesi var. Kushimotolu çocuklar bu şehitliğin bakımını, temizliğini yapıyorlar, çiçeklerini taze tutuyorlar. Heybetli bir Atatürk heykeli de var.

Ertuğrul Şehitliği

Kushimoto’daki Türk Müzesi dış görünümü

Türk Müzesinin içi. Duvarda “Dostluk ve Sulh” yazılı bir kaligrafi var.

Heybetli Atatürk Anıtı
Serbet dalgıçlık bir Türk ve Japon geleneği
Şahika anlattıkça sadece Ertuğrul fırkateyni hakkında değil, serbest dalgıçlık üzerine de bilgi sahibi oluyoruz. New York Times muhabiri nasıl antrenman yaptıklarını soruyor. “Nefesi tutmak vücudun doğasına aykırı bir eylem, başarı beyni kontrol etmekten geçiyor” diye cevap veriyor sporcumuz.
Tüpsüz 110 metreye kadar, üstelik buz altında, dalabilmiş bir sporcu. Ben tüple dalış yaparım. 40 metreden sonra özel ekipman gerekiyor vurgun yememek için. 110 metrede vurgun tehlikesi yok mu diye sordum. Yokmuş, serbest dalışın özelliği bu, ekipmansız, yani doğal daha sağlıklı.
Sorular arasında gezinirken konu Japonya’da 2000 yıllık bir geleneğe sahip “Ama” dalgıçlarına geliyor. Ama dalgıçlarının tamamı kadın, denizin altından inci çıkartıyorlar. Yok olmakta olan bir gelenek bu. Türkiye’de de sünger avcıları vardı. Onları Halikarnas Balıkçısı sayesinde tanımıştık galiba. Bu gelenek de yok oluyor. Genç sporcunun Ama dalgıçları ve sünger avcıları üzerine yapmak istediği bir projesi var.
Küçük yaşlarında astım alerjisi olan, sürekli ilaçla ve korkuyla yaşayan, evden dışarı çıkamayan, arkadaşları ile oynayamayan bir kızın önce sağlığına kavuşması, sonra yaşamı denizin altında yakalaması ve oradan dünya rekorlarına yürümesi büyüleyici bir hikaye. Geleceğe olan inancımızı artırıyor.
Basın toplantısında üç kısa video gösterdi. Birincisi Ertuğrul dalışı üzerine, ikincisi Şahika hakkında, üçüncüsü ise Türkiye’den bir sualtı belgeseliydi. Güzeldi.
Gelecek yıl Şahika Ercümen’i gene burada belki de bu kez Japon Ama dalgıçları ve Türk sünger avcıları ile beraber görmeyi isterim.

Şahika sualtında
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
Tokyo Büyükelçiliğimizin Ertuğrul sayfası için burayı tıklayın
Basın toplantısı duyurusu için burayı tıklayın
Şahika Ercümen FCCJ basın toplantısı resmi video kayıtları için burayı tıklayın
Şahika Ercümen Facebook sayfası için burayı tıklayın
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>