Japonya’da yaz tatili, çizgi romanlar ve biz
• Her saniyesi planlı yaz tatillerinin ülkesi Japonya
• Hem oynayalım hem öğrenelim kültürüne bizim de katkımız oldu
• Hayama -Tokyo’nun hemen yakınında bir günü-birlik cenneti
Japonya’da okullar yaz tatiline girdi. En azından şeklen öyle. Şeklen diyorum çünkü bu bir buçuk aylık sürede çocukların dinlenmek veya boş durmaktan keyif almak gibi zararlı akımlara maruz kalmamaları için yetkililer çoktan programlarını yaptılar bile.
Bu planların arasında belediyelerin yaptıkları da var. Bizim beldemizde de yerel sanatçılar ile ortaklaşa üç haftalık bir program yapılıyor. Seramik sanatçısı olan karım da katılıyor bu organizasyona bir süredir. Atöylesinin kapılarını miniklere açıyor ve onların toprak ve kil ile tanışmalarını sağlıyor.
Çocukluğumun tatillerinden çok farklı
Çocukluğumda yaz tatillerimiz neredeyse üç aya yakındı. Genellikle de bunun en az iki haftasını tüm aile yazlıkta veya sahil kıyılarında geçirirdik. Ayrıca bir spor klübüne gider kendimizi de geliştirirdik ama bu bir “görev” değil felsefesi oyun olan bir tercihti. Tatil boş gezmek değildi ama kendimize ayıracağımız yeni bir çevre edineceğimiz bir fırsattı. Oyun oynayarak vakit öldürmek de bu fırsatlardan biriydi.
Teksas Tommiks okumayın
Okulun son günü hocalarımız bir konuşma yapar ve sıcak yaz günlerinde çok kitap okumamızı öğütlerlerdi. Ama “Teksas, Tommiks” gibi zararlı yayınları okumamalıydık. Ilkokul beşinci sinifta sınıf birincimiz hepimize bu tür çizgi romanları yayımlayan Tay Yayınları’nın ne kadar kötü bir alışkanlık yapan kitaplar bastığını açıklayan bir konuşma yapmıştı. Yabancı, Amerikan kültürü ile beynimizi yıkıyordu. Ağır ve ciddi kitaplar okumalıyık.
Oysa ben bayılırdım bu resimli romanlara. Kaptan Swing ve Gamlı Baykuş ve pire torbası Puik hiç sevilmez mi? Yıllar sonra bu seriler yeniden basıldığı zaman çok sevinmiş, orjinallerin ateş pahasına kolleksiyoncular tarafından toplandığını ögrendiğimde de hem şaşırmış hem de hayıflanmıştım elimde hiç o ilk baskılardan kalmamış olmasına. Bu resimli romanlara Japon dilinde “Manga” deniyor ve dünyanın bu ücra ve köşesinde milyarlarla tarif edilecek bir sanayii- tamamen ayrı bir yazı konusu yani.
Japonya’ da tatilin her saniyesi planlı
Okulların son gününde öğretmenler aynen Türkiye’de olduğu gibi çok kitap okuyun, faydalı işler yapın diye bir konuşma yapıyorlar. Tatil ödevi yok. Ama endişeye gerek de yok cünkü zamanın çok değerli olduğu bu ülkede doğal olarak tatiller de detaylı planlanıyor. Aslında yollarda araba çok oyun oynayacak sokak da yok. Sal çocuğu çayıra büyüsün diyemediğimiz için planlı programlı bir yaz ailelerin de işine geliyor.
Bu hazırlıkların arasında yerel yönetimlerin yaptıkları da var. Bizim belediyemiz yöredeki sanatçılar ile ortaklaşa üç haftalık bir organizasyon yaptı. Bu süre içinde küçük öğrenciler çeşitli atölye veya stüyolarda değişik tecrübeler ediniyorlar. Bir gün bir piyanistten piyano dersi alıyor, ertesi gün bir ressamdan resim çizmenin abece’sini öğreniyor, veya hip-hop danscısından ritm kapıyor.
Hem oynayalım hem öğrenelim
Seramik sanatçısı olan karım da atöylesinin kapılarını miniklere açtı. “Hem oynayalım hem öğrenelim” programı dahilinde onların toprak ve kil ile tanışmalarını sağlıyor. Yetenekli çocukları keşfetmek bizim de hoşumuza gidiyor. Bazen çok orjinal eserler de ortaya çıkıyor.

8 yaşındaki bir ufaklığın yaptıği bir parça
Belediyenin bu organizasyonu sadece yazları ama biz son yıldır kış tatilinde de ağırlıyoruz gelmek isteyenleri. Kendine bayağı bir hayran klübü edindi bizim hanım.
Bu yılki program dün başladı. Atöylemiz en fazla sekiz kişi alıyor. Önümüzdeki üç hafta her gün dolu. Her sene gelenlerden farklı bir grup var bu kez.
Küçükcük çocuklar dersanelerde eriyorlar
Ufacık çocukları dersanelerde yarış atları gibi eğitmek biz Türk’lerin çok da yabancı olduğu bir kavram değil. Ancak bu işin piri kimdir dersek herhalde Japonlar olurdu. Bunca üniversite ve yüksek okul olmasına karşın çocuklarını iyi bir okula sokmak isteyen ebeveynler daha anaokulu öncesinden işi sağlama almaya çalışıyorlar.
Katı sosyal hiyerarşi içinde sınıf atlamak isteyenlerin elindeki az sayıdaki fırsatlardan biri prestijli bir üniversiteden mezun olmak. Bunun için o üniversitenin lisesine gidilmesi, lise için de o lisenin ortaokuluna devam edilmesi, daha da ötesi ilk okuluna ve en sonunda ana okuluna gidilmesi gerekiyor. Bu uzun yola aradan girmeye kalkanlar için her aşamada sınav var. İşte bu sınavlara hazırlanan ögrenciler sürekli dersaneye gidiyorlar gözlerinin feri sönünceye kadar.
Çok yakın bir tanıdığımın kızı 8 yaşından beri her gün gecenin 10’una kadar giderdi o dersanelere ve özel hocalara. En sonunda istediği kız lisesini kazandı. Ama okula başladıktan sonra ne olduysa devam etmek istemedi. Tüm o çaba hepsi bir kenara atıldı şimdi okula da gitmiyor. Babasının tek istediği kızının biraz hayata bağlanması ve yaşını yaşaması.
Ama yazları gene de denizin yeri ayrı
Gene de bir ada ülkesi olan Japonya’da bizim alışık olduğumuz türden yaz eğlenceleri de var tabii. Özellikle Ağustos ayında. Özellikle diyorum çünkü herşeyin kurallara bağlı olduğu bu ülkede resmi olarak yaz Ağustos’da başlıyor. Temmuz’da giden “cesur yürekler” de var tabii ama çok değil.
Başkent Tokyo’ya bir saat mesafedeki Hayama sahilleri benim sevdiğim ve sık gittiğim bir sayfiye yeri. Imparator’un yazlığı da orada. Gençler arasında popüler olan Kamakura ve Enoşima’ya çok yakın. Hayama’nın bazı köşelerinde gün batımı doyumsuz bir güzellikte.