ABD’de Trump kazandı, Japonya panikte
Üye olmak için burayı tıklayın, yazılar doğrudan posta kutunuza gelsin (bilgileriniz gizli tutulur)
Japonlar Donald Trump’ı ciddiye almadılar. ABD’yi de kendileri gibi statükocu zannettiler, seçmen sürpriz yapabilir olasılığını öngöremediler. Lafı eğip bükmeden doğrudan konuşan, samimi ve radikal söylemlerin sokaktaki kızgın, unutulmuş, ve umutsuz seçmenler üzerindeki etkisini, liderlik özelliğinin önemini anlamadılar.Trump başkan olup da göbeklerine kadar bağlı oldukları politikaların değişme olasılığı gündeme geldiğinde biz ne yaparız diye düşünmediler. Dolayısı ile yarından itibaren Japonya için belirsiz bir süreç başlıyor. Panikteler.
Donald Trump’ın başkanlığı Japonya için iki önemli konuda politika değişikliği olasılığını gündeme getirecek:
- Savunma ve Güvenlik- Donald Trump dünyanın değişik yerlerindeki ABD askeri varlığını kast ederek bu ülkeleri savunmak, ve masraflarını üstlenmekten vaz geçeceğini bildirmişti. Japonya dış politikada ve savunma politikasında tamamem ABD güdümünde. Bağımsızlığı kağıt üzerinde. ABD’yi kızdıracak bir adım atmaz, karşıt bir politika üretmez. Çin’e karşı da Japonya’nın garantisi topraklarındaki ABD askeri varlığı ve savunma anlaşması. Okinawa başta olmak üzere Japonya’daki Amerikan üsleri ABD’nin pasifik savunma konseptinin merkezinde.
- Ticari ilişkiler- Başkan Obama bu yaz Japon iş dünyası ve bürokratlar tarafında çok önemsenen TPP (Trans Pacific Partnership) anlaşmasını onaylamıştı. TPP’nin yürürlüğe girmesi için Senato’dan geçmesi gerekiyor. Donald Trump NAFTA anlaşmasını bir felaket olarak nitelemiş, TPP’yi çöpe atacağını ilan etmişti.
Ben şahsen savunma politikasında Asya-Pasifik’de radikal bir değişiklik beklemiyorum. Japonya’daki ABD askeri varlığı Japonlar tarafından sübvanse ediliyor. Ayrıca Trump Çin’e karşı ticari yaptırıma gidecektir. Askeri alanda önüne Japonya’yı yem olarak koymaz. Sırf bu nedenle ve bir dizi diğer stratejik sebepten dolayı ABD-Japonya savunma anlaşmasının getirdiği statükonun aşağı yukarı aynı kalacağını sanıyorum. ABD’nin Japonya ile olan savunma bağlarını zayıflatması deprem niteliğine bir stratejik değişiklik demek. Ama bu olasılığın ortaya çıkması bile dengeleri sarsacaktır. Çin, hemen olmasa da mutlaka güney ve doğu Çin denizinde ve Okinawa yakınlarında statükoyu zorlayan ve “test eden” girişimlerde bulunacaktır.
Ticari alanda işler daha farklı. ABD’de başkanlık görev değişimi 20 Ocak 2017 tarihinde olacak. İki aydan biraz fazla bu süre içinde TPP’nin Obama tarafından zorlanarak geçirilmesi olasılığı var. Ama böyle bir girişimde bulunmaz. Dolayısı ile TPP tarihe gömüldü diye bakabiliriz. Anlaşmanın yırtılıp atılmasının yanı sıra Japonya’nın MFN (Most Favored Nation- Ticari Ayrıcalıklı Ülke) statüsünün değişmesi de gündeme gelebilir çünkü ABD-Japonya ticari dengesi Amerika’nın aleyhine. Yeni başkan üçüncü ülkelerin ABD’nin sırtından para kazanıp iş kaybı yaratmasının önüne geçeceğini açıkladı. Dolayısı ile Japonya’nın toplam ticaretinin %25’i tehlikede.
Bu iki temel değişikliğini yanında bir üçüncüsü de iş dünyasının ve Japon bürokrasinin Cumhuriyetçi parti ve Trump kanadına hiç yatırım yapmamış olmaması. Kendilerini neredeyse tamamen bilmedikleri bir ortamda bulacaklar. ABD’deki tanıdık atmosfere bu kadar bağımlı kalmış Japonya sudan çıkmış balığa mı dönecek, duruma nasıl ayak uyduracak göreceğiz.
Bugün seçimin ilk sonuçları Hillary Clinton lehine gelmeye başlayınca borsa %1.4 kadar artış gösterdi. Ama daha sonra Trump liderliği ele alınca hisse senetleri çöktü, Dolar hızla değer kaybetti. Mali piyasalar günü büyük düşüşlerle kapattı.

Nikkei gazetesi ekranı, Trump önde gidiyor. Hisseler %6 kadar düşmüş
Trump ne getirecek, yeni yönetime en hazır ülke Türkiye
Kısa vadede Japonya’da Doların değer kaybı sürecektir. Ticaretin olumsuz etkilenmesi ABD’de M&A veya doğrudan yatırım yolu ile yatırım yapan şirketlerin sayısını artırır. Trump orta doğudan çıkma yanlısı olduğu için enerji güvenliğine bağımlı Japonya için negatif bir ortam oluşacak. Savunma partneri olarak Japonya kendi askeri becerilerini artırmak zorunda kalacak.
Japonya için senaryolar iyi değil. Öte yandan kaderin cilvesi mi diyelim tarihin tekrarı mı bilmiyorum ama Hillary Clinton başkan olsaydı Türkiye için çok zor bir dönem başlayacaktı. Kendisi münazaralarda da açıkça belirttiği gibi YPG gibi Kürt terör örgütlerini destekleyecek, hatta onlara daha fazla silah ve mühimmat sağlayacak belki de ordu bile kuracaktı.
Ayrıca Hillary ve ekibi 15 Temmuz kalkışmasının bir komplo olduğunu düşünüyorlar, yani darbe kalkışmasının gerçek olduğunu düşünmüyorlar diye duyuyorum. Fetullan Gülen’in iadesi için ise özel bir çaba sarfetmezdi. Basında da defalarca çıktığı gibi FETÖ Clinton’a bağış yaptı lobiler kanalı ile etkiledi.
Donald Trump ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durumunu anlıyor. Darbe girişimini gerçek olduğunu söyledi. Savunma danışmanı Türkiye ile ilişkilerin düzeltilmesini, Gülen’in ise iade edilmesi gerektiğini beyan etti. Ayrıca terörizm estiren, kendi halkına silah çeken, şımarık ve çıban başı kürt guruplarını desteklemeyecektir. Hem PKK ve YPG hem de Gülen’in iadesi için daha olumlu bir ortam oluşacaktır.