Mindfulness ve Mevlana

Üye olmak için burayı tıklayın, yazılar doğrudan posta kutunuza gelsin, internet sansürlense de okuyabilin (bilgileriniz gizli tutulur)

Japonya düne kadar 8 gün süren “Golden Week” tatilindeydi. İnsanlar akın akın Asya ve ABD’deki yazlık beldelere giderken eski bir arkadaşım Japonya’nın dağları arasında bir Budist gurubu ile beraber inzivaya çekildi.

Dün bana mesaj atmış. Şöyle yazıyordu:

“Bu akşam inzivadan döndüm. Ben de dahil 12 değişik ülkeden 500 kişiydik. 33 keşiş de Japonya dışından katıldı. Son gün başbakanın eşi de geldi. Çok iyi geçti, çok şeyi farkettim, ve çok iyi insanlarla tanıştım

En büyük sürpriz kapanışta oldu. Son Dharma Talk’ın (bir çeşit hutbe gibiydi
aslında) kapanış bölümünü Vietnam’li keşiş, Mevlana’nın “Gel, ne olursan gel” dizeleriyle bitirdi. Tüylerim diken diken oldu. O anda göz yaşları tutulamadı, seller oldu aktı, nehirlere karıştı. Çünkü benim de hissettiğim gibi inziva boyunca 500 kişi, daimi olarak şefkat, aşk, anlayış ve Yunus Emre’nin “Bir ben vardır bende benden içerü” diye dillendirerek ölümsüzleştirdiği, Budizm’de de “interbeeing” (içerideki ben) diye bahsettikleri konuları işlemiştik. Ve bu konuların gelip de taçlandığı nokta Mevlana-Şems ikilisinin geliştirdiği Aşk’dı

Yukarıdaki yazılanlardan da farkedebileceğiniz gibi bu sözlerin sahibi bir Müslüman. İslam-Budizm-Anadolu Tasavvufu gibi alanlarda varoluşun mistik boyutunda geziniyor, Hakikat’ı arıyor.

Inziva programı Vietnamli Budist Rahibi Thich Nhat Hanh’ın rahip, rahibe ve öğrencileri tarafından düzenlenip icra edilmiş. İnziva yeri Fuji dağı veya başka bir ücra köşe olabiliyor. Burada katılımcılar dünyevi nimetlerden uzak, farkındalık ve idrak yetilerini dinliyorlar, Hakikat’e ulaşmaya çalışıyorlar (biraz bilgi için burayı tıklayabilirsiniz).

Fuji Dağı eteklerinde (tnhjapan.org sitesinden izinsiz alınmıştır)

Fuji Dağı eteklerinde (tnhjapan.org sitesinden izinsiz alınmıştır)

Thich Nhat Hahn 1926 Vietnam doğumlu, Rinzai Zen Budizmine bağlı bir rahip ve öğretmen. Vietnam savaşı sırasında çekilen acıları dile getirmek ve barışı sağlamak için Amerika’ya giderek Martin Luther King’le çalıştı ve King tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Fransa ve diğer ülkelerde “Mindfulness” Eğitim merkezleri kurdu ve Budizmin temel öğretilerini günlük hayata en yalın ama etkili şekli ile uygulayama geçirmeyi hedefleyen “Engaged Buddhism” akımını başlattı.

İnzivaya giden ve bana bu satırları yazan arkadaşım rahipler hakkında şöyle bir gözlemde bulunmuş “Katılımcılara verilen eğitim, Budizm’i bir din olarak tanıtmayı amaçlamıyordu. Günlük dert, sıkıntı ve endişelerin kökenlerini görmek, bilinci bulandıran eğilim ve algıların ötesine geçmek ve kendi içindeki gerçeği en yalın haliyle tanımayı alışkanlık haline getirmeyi hedefliyordu”.

Rahipler ormanda

Rahipler ormanda (tnhjapan.org sitesinden izinsiz alınmıştır)

Yazdığı mektup şöyle devam ediyor, “Aydınlanmanın ancak şu anda gerçekleşebileceğine inanan öğretilerde, “mindfulness” eğitimi bu alışkanlığın en temel kavramı olarak işlendi. Avrupa, Asya ve ABD’den gelen rahip, rahibe ve öğrenciler, durmadan dinlenmeden yaşayan varlıkların ve hatta yeryüzü kaynaklarının birliğini, tüm evreni kapsayan derin ve gerçek sevgi, şefkat ve merhametin, gerçek anlayışı ortaya çıkaracağına ve insanlığın ebedi mutluluğunu sağlayacağını işlediler”

Son günkü hutbe esnasında rahip Mevlana'dan dizeler okurken

Kapanış hutbesini okuyan rahip Mevlana’dan bahsederken

Son günkü derse (“Dharma Konuşması”) Japon Başbakanı Abe’nin eşi de katılmış, ilahileri dinlemiş. Oradaki arkadaşım için en büyük sürpriz, Rahip Phap Dang’ın “Mindfulness”ı günlük yaşama uygulayabilmek için evrensel sevgi ve anlayışın önemine değinmesi ve kapanışı Türkiye’den, Anadolu’dan Mevlana’dan “Ne olursan gel” dizeleriyle yapması olmuş.

Budizm’deki Mindfulness’in dogru Turkcesini bulamıyorum. Belki en yakİn anlamı “Doğru Odaklanma” ya da “Zihin Açıklığı” olmalı.

Dini vecibelerini yerine getiren, namaz kılan, oruç tutan, zekat veren, kısacası Müslümanlığından şüphe etmediğim bu şahıs İslam ile Budizmi nasıl birleştiriyor? Merak ettim sordum. Şöyle cevap verdi.

Bütün bunların sonucunda şu anda içimdeki İslam’dan mutluyum, abartılı, gösterişli, insana yük olan ritüellerden, mezhep ve tarikatlardan, hocalardan, yorumlardan, koşullamalardan ve saireden arınmış bir kaynanağa erişmis gibiyim. Namaz-Oruç  gibi ibadetler de mindfulness alıştırmalarından sonra eşsiz ve harika bir bağlantı kurduruyor Yaradan’la

Kısacası dinimi daha iyi, berrak bir zihin açıklığı ile anlamama yol açtı demek istiyor herhalde. Her ne ise O’nu huzura, barışa, mutluluğa götüren bir yol olmuş.

Mindfullness dolu bir hafta sonu dileği ile

Yorumlar

  1. Bana göre Kur’an’a iman etmiş bir kimsenin Budist felsefeyi tam olarak içselleştirmesi mümkün olamaz. Kur’an insanı kısıtlayıp aklını şablona sokmak isterken, Budizm özgürleştirmek ister.

    Mevlana da dahil, “Ben samimi bir müslümanım” diye biri, “ne olursan ol gel” diyorsa, ya müslüman değil, ya da sözünde samimi değildir diye düşünüyorum…

    • Eskiden Ateistken 12 yıllık müslüman olan ve hakikatı arayan biri olarak yukarıdaki yoruma kısmen katılmıyorum. Allahın 1001 ismi var ve bu isimler kainatı kaplamıştır. Bu isimlerden biri “Vedud” tur. Yani aşk diyebiliriz. Herşeyde ve heryerde aşkı görebilirsiniz. Bunu görmek için müslüman olmaya gerek yok ama bunu görebilene islamda yüzlerce örnek var. Diğer yandan bunun için budist olmayada gerek yok. Son olarak budist japonların doğru islamı anlamaları için çoooookkk faydalı gördüm. Işıd’den ancak islamın özü olan bu anlayışı yayarak kurtulabiliriz

    • Bu yorumunuzu inzivaya gidip bana izlenimlerini aktaran kişiye ilettim.

      “Müslümanlık ve Budizm yağ ve su gibidir” mi demek istediğinizi soruyor. “Müslümanlık şablonlaşma ve kısıtlama demekse, Müslümansan özgürlükçü olamazsın, o yüzden Mevlana gibi ‘ne olursan gel’ diyen biri de Mevlana da olsa gerçek Müslüman olamaz…Mı demek istiyor” diye sorusuna soru ekliyor.

      Daha sonra şöyle ilave etti “Bu tür düşünceler “yargılama” (judgment) üzerine kurulur. Bir sabit bakış açısı vardır, ve değişmez. Karşındakini o gözle, o açıdan görür, ve kendi kurduğu bu bakış açısında güvende ve mutlu hisseder”.

      Bir de şöyle bir görüş var. Mevlana’yı “gerçek Müslüman değildi” diyerek “yargılamak”, özünde “kibir”i barındıran bir davranış ve duygu halidir. Kibir ise her daim her türlü iyiliğe engeldir. Kibir, kişinin kendisini başkasından üstün görmesidir. Allah hepimizi kibirin her türlüsünden korusun.

      • Mevlana’yı “gerçek müslüman değildi” diye “yargılamak” istemedim. Zira bana göre müslüman olmak iyi bir meziyet değil zaten. Eğer bu beyefendi (Mevlana) “ne olursan ol gel” lafını samimiyetle; homoseksüelinden ateistine, puta tapanından yahudisine kadar herkes için söyledi, kapısını ve dostluğunu açtıysa, ne âlâ. Gerisi beni ilgilendirmiyor.

        Öte taraftan Kur’an’ın hükümleri de bellidir. Bendeniz bu kitabı yeterli kez okuduğuna ve idrak ettiğine inanan bir düşünür olarak, İslamiyet’in en samimi ve aslına uygun halinin çoğumuz tarafından bugün televizyonlarda öcü gibi gösterilen bir takım insanlarca çok şahane yaşandığını görüyorum.

        Gel gelelim, bizzat çekirdek ailemde de bulunan bir takım müslümanlar, karıncaya bile zarar vermeden hayatlarını sürdürüyorlar ve etrafa güzellik saçıyorlar. Peki ama tam olarak ne kadar müslümanlar? “Alemlerin Rabbi bir yana, tüm evren bir yana” deyip dünya hayatından, keyiflerden vazgeçebiliyorlar mı, alınları iz oluncaya kadar ibadet edebiliyorlar mı? “Kur’an’da cariyelik var, günümüz hayatında da olmalı” diyebiliyorlar mı?..

        Kibir gerçekten kötü birşey. Bu hastalığa uzaktan bile olsa bulaşmaktan Toprak Anamıza sığınıyorum. Sevgilerimle,

    • “Öte taraftan Kur’an’ın hükümleri de bellidir. Bendeniz bu kitabı yeterli kez okuduğuna ve idrak ettiğine inanan bir düşünür olarak, İslamiyet’in en samimi ve aslına uygun halinin çoğumuz tarafından bugün televizyonlarda öcü gibi gösterilen bir takım insanlarca çok şahane yaşandığını görüyorum.”

      Çok ilginç.O halde yüzyıllardır süregelen İslam felsefesini, Mevlana’yı ve Yunus Emre’yi çöpe atalım.

      Onca yazar tarafından yazılmış ve şu anda süregelen İslam tasavvufunu çöpe atalım.

      Ve sizin medya tarafından bulandırılmış,objektif bakış açısından yoksun ve ayrıca cahilce(Evet cahilce,onlarca Müslüman ve İslam’ı anlatan kaynakların bu görüşlerin tamamen hurafeden olduğunu belirtmesine rağmen sizin böyle bir yorum yapmanız cahillikten başka bir şey ile izah edilemez.) yorumunuza bakalım.

      Kibir ciddi anlamda kötü bir şey.Görüşlerinizin medya tarafından etkilendiğini kendiniz belirttiniz.

      ““Kur’an’da cariyelik var, günümüz hayatında da olmalı” diyebiliyorlar mı?..”
      Şöyle bir cümleyi yazmış olmanız bile Kuran’ı anlamamış olmanızın bir nişanesidir.İzlediğiniz barbarların tarikatlarının ne olduğu ve bu tarikatların kökeni hakkında bir bilgiye de sahip değilsiniz.

      Bağnazlık böyle bir şey herhalde.Sadece bilgilenmek için girdiğim sitede bile dikkatimi çekiyor.

  2. Bir okurum özel mesajla “mindfulness” “ermişlik” olabilir mi diye fikir belirtmiş.

    “Ermiş adam buradaki dünyevi şeylerle işi olmayan adam herhalde” diye düşüncesini yazıya döktükten sonra şöyle devam etmiş ” Ama evrene karşı olan sevgi ve saygı dışındaki sevgileri nasıl yönetiyor bilmiyorum. Yani kendi oğlu ile başkasının oğlu arasında fark algılıyor mu ? Ben de bilmiyorum doğrusu.”

    Görüşü olan varsa buyursun…

    • Efendim nacizane görüşüm ermişlik mertebesi, Siddhārtha Gautama’nın eriştiği Buda’lık mertebesine eş. Ya da “enlightenment”. “Aydınlanma hali”, türkçedeki karşılığı.

      Açıkçası “mindfulness”a uzun süredir ben de türkçe bir karşılık bulmaya çalışıyordum. Bir türlü içime sinen bir tabire denk gelemedim. Sizin “zihin açıklığı” bence cuk oturmuş.

      Örneğin Thich Hocamız “mindful breathing” konusuna çok önem verirdi. Bunu düşününce, “zihin açıklığı ile nefes alıp-vermek” bence gayet makul duruyor çeviri olarak. Tebrik ederim.

Yorum bırakın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s