Japonya’nın anti-taciz stratejisi: Kadınlara mahsus vagonlar
Üye olmak için burayı tıklayın, yazılar doğrudan posta kutunuza gelsin, internet sansürlense de okuyabilin (bilgileriniz gizli tutulur)
Japonya’da toplu taşıma araçların sabah ve akşamın yoğun saatlerinde çok fazla insan biniyor. Bu saatlerde istek dışı taciz durumları da oluyor, kalabalıktan ayılıp bayılanlar da.
Toplu taşım aracında en masum taciz bir kadının yanı başında pornografik yayın okumak. Bunun dışında “fortçuluk” diye adlandırılan taciz usulü, elle taciz, sözle taciz de varmış.
Kalabalıktan dolayı tacizler en çok sabah ve akşam iş saatlerinde oluyormuş. Zaten kadınların rahatsız olmamaları imkansız. Konserve gibi insanlar birbirlerinin üzerine tıkılıyorlar. O saatlerde pek çok kadının da erkeklerle aynı ortamda salamura vaziyetinde olmayı istediğini sanmıyorum.
Hem taciz şikayetlerinden, hem de kadın-erkek yapışık salya sümük bir arada olmanın getireceği diğer de-facto taciz durumlarının önüne geçmek için Tokyo’da yıllar önce sabahın belli saatlerinde trenlerin bazı vagonları “sadece kadınlara mahsus” yapıldı.
Bu uygulama ile hem kadınların daha rahat seyahat etmesini sağlamak, hem de ıkış-tıkış vagonlarda yolcular arasında tatsız tartışmaların çıkmasını önlemeyi amaçladılar.
Sadece yoğun saatlerde yapılan bir uygulama bu, sürekli değil. Bir “heremlik-selamlık” durumu yok yani.
Neden böyle bir yönteme gerek duyduklarını anlamak için aşağıdaki fotoğrafa bakmanız yeterli.

Trenlerde “rush-hour” durumları (kaynak: internet)
Ayrıca bu uygulama sadece kadınlar için değil, yaşlı ve çocuklar için de geçerli. Bu vagonları onlar da günün yoğun saatlerinde kullanabilir.
Hukuki zorunluluk yok. Ama bir erkek o saatte kadınlara mahsus bir vagona binerse büyük bir olasılıkla laf yer. Mahalle baskısı.
Kadınlar istedikleri vagona binebilir. Onlar için seçme hakkı var. Bu hak erkeklere verilmemiş.
Kadınlara tahsis edilen vagonları, pencerelere yapıştırılan pembe çıkartmalardan anlayabilirsiniz. Türkiye’de pembe otobüs tartışılıyor, Japonlar “pembe vagon” uygulamasını yıllardır sürdürüyor. Uygulama kabul gördü.
Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda uzun süre ikilemde kaldım. Türkiye’de din kaynaklı ideolojik sebeplerden dolayı kadını kapatmak isteyen çok insan var, yanlış bir referans noktası vermek istemedim. Japonya “kadınla erkeği” toplumda ayırmak için böyle bir düzenlemeye gitmedi. Kadın, yaşlı ve çocukların konserve kutusu gibi vagonlarda ezilmelerini, mağdur olmalarını önlemek için bu alternatifi devreye soktu. Kanuni bir mecburiyet değil. Dini bir gerekçe hiç değil. Dini veya başka sebeplerle kadınların erkeklerden ayrılması, kapatılması olayını anlamıyor, kendilerine uygun görmüyorlar, tasvip de etmiyorlar.
Peki dini veya başka sebeplerle kadınların erkeklerden ayrılmasını onaylamıyorlarsa neden böyle bir uygulamaya gittiler? Bunun gerekçesini de dün yazdım (burayı tıklayın okuyun): Kadın Japon toplumunda hala ikinci sınıf vatandaş, hınca hınç dolu bir trende arada sıkışıp kalmış bir kadına “gel bacım sen şöyle otur” diyen erkek neredeyse yok. Kadın hamile olsa bile yok. Aksine yerini erkeklere veren kadınlar var (garip ama benim başıma geldi, bir kaç ay önce, bir hatun yerini bana vermeye kalktı). Bu nedenle böyle vagonlar icat edildi. Binmek isteyen oraya biner, binmek istemeyen gider diğer vagona biner. Zorlama, yaptırım yok.

Pember vagon çıkartması. Keio hattı treninden

Bir başka kadınlara mahsus vagon (foto: internet)

Erkekler giremez!(foto: internet)

Foto: internet