Japonya’nın Karanlık Yüzü (1)- İjime (Devam)
Not: Güney Kore intihar verileri, 29 Aralık günü eklendi. Ayrıca ifadeyi iyileştirmek amacı ile bir kaç kelimeyi ve cümleyi değiştirdim.
Tıklayın yazılar posta kutunuza gelsin. Internet sansürlense bile okumayadevam edin(üyelik bilgileri gizlidir).
Japonya’nın Karanlık Yüzü (1)-İjime yazısının ilk bölümü için burayı tıklayın.
Şu anda okuduğunuz yazıyı bloga koymayı düşünmüyordum. Çünkü belediyemizdeki eğitim kurulu görevlisi “ijime” ve okul değiştirme konusunu kimseyle konuşmamamızı rica etmişi. Ancak durumun vahameti bizim tahmin ettiğimizden de büyük, bu nedenle yazıp kayda geçirmeye karar verdim.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Oğlumuzun okul değişim işlemi onaylandı. İlk yazımda belirttiğim üzere 4 Aralık sabahı uçağım Tokyo’ya iner inmez ayağımın tozu ile belediyenin eğitim kurulundan Bay T ile görüşmeye gittim. Kararlılığımızı ve ortaya koyduğumuz gerekçelerimizi gören görevli yeni okulunda iki hafta misafir öğrenci sıfatıyla derslere girmesini önerdi.
Böylece Kaan 8 Aralık’dan itibaren eski okuluna gitmedi. Geçen haftaya kadar deneme amacıyla yeni okulunda derslere girdi. Son bir haftayı da, devamsızlık yapmış gözükmesin diye, eski okulunda ama sınıfına sokmadan doğrudan okul müdürüne gidip sadece yoklama aldırarak geçirdik. Deneme bittikten sonra transferin işleme konulması için bastırdık, ısrar ettik ve kabul ettirdik.
Kimseye söylemeyin
Eğitim Kurulu “ijime” gerekçesiyle aynı semt içinde bir ilk öğretim okulundan diğerine yatay geçişi tasdik etmek istemediği için bizden bu konuyu özellikle mahallemizde kimseyle konuşmamamızı rica etti. Böyle bir söz veremeyeceğimi ama gidip de okul aile birliğinde durumu ilan etmeye veya diğer velilerle istişare etmeye niyetimiz olmadığını belirttim. Bloga da yazmayacaktım ama oğlum deneme dersleri başladıktan sonra eski okulunda olanlar hakkında daha fazla konuşmaya, bilgi vermeye başladı. Yeni öğrendiğimiz gerçeklerin ışığı altında olanları buraya yazmaya karar verdim.
Sanıyorum daha önce üzerinde baskı vardı. Hocaları da arada sırada “annene babana söyleme” diyorlarmış. Ortam değişimi olup da çevre baskısı ortadan kalkınca Kaan’ın da dili çözüldü. Biz bildiklerimizden yola çıkarak okulu değiştirmeye karar vermiştik meğer bilmediğimiz başka pek çok şey de varmış.
6 hafta önce Kaan okulda kendi başında düştü dediler. Ön dişleri zarar gördü. Kırılmadı ama bir ay tel taktı öyle kurtardık. Annesi nasıl düştüğünü sorduğunda oğlumuzun sınıfta yaramazlık yaptığını, bu nedenle ceza olarak tek başına ayrı bir sınıfa gönderildiğini, orada sağa sola koşarken düştüğünü söylemişlerdi.
Bu açıklama beni doğal olarak sinirlendirdi. Birincisi 9 yaşındaki çocuğu ceza diye, eğer bu bir ceza ise, ayrı sınıfa koymak ne demek? İkincisi, koyacaksan neden yalnız bırakıyorsun ve kaza olasılığını artırıyorsun? Üçüncüsü açıklama olarak saçma geldi, inandırıcı bulmadım. Ama Kaan’da olayın böyle olduğunu teyid edince inandık.
Oysa öyle değilmiş, oğlan okula gitmemeye başladıktan sonra okulda geçirdiği günler hakkında daha fazla detay vermeye başladı. Söylediğine göre hocası itmiş. Nasıl olmuş? Bizimki ya oyun esnasında ya da sınıf içinde diğer çocuklarla beraber hocaya sarılmak istediği sırada itmiş. Peki neden Kaan bunu daha önce söylemedi diye sorduğumuzda şöyle dedi: sevdiği bir hocasıydı, onun tarafından itilmek Kaan için de travma olmuş.
Üstelik bu tip sahneler sadece bir kez değil bir çok kere olurmuş sınıfta, ama bugüne kadar bir kaza olmamıştı.
Peki hoca ne diyor bu konuda? İnkar ediyor. O şekilde olmadı diyor. Ama aynı hoca okulun son günü Kaan’a veda etmeye geldiğinde dayanamayıp hüngür hüngür ağladı müdürün odasında bizim oğlan “hocalık ettiğin için teşekkür ederim” deyince.
Dahası var, ama eğitim kurulu üzerine gitmiyor
Eski okulunun ortamında uzaklaştıktan sonra başka konular hakkında da konuşmaya başladı Kaan. Kendisi ile uğraşan üç kişilik bir grubun bir kaç kez onu merdivenden aşağı itmeye kalktığını, sürekli alaylı sözler söylediklerini anlattı. Biz de bunları geçen hafta detayları ile eğitim kurulu görevlisine anlattık. Anlattık ki hem bu konular hakkında bir önlem alsınlar hem de yatay geçiş hakkında kararlı olduğumuzu anlasınlar.
Aksine eğitim kurulu görevlisi bizden bu konuyu özellikle okul çevresinde konuşmamızı rica etti. İjime konusunda bir iyileştirme yapmak zormuş çünkü transfer işlemi kötü muamele sayılan ijime ekseninde oldu diye kayıtlara geçerse soruşturmalar açılması gerekirmiş ki bu da hem okul değiştirmeyi zorlaştırabilir hem de onay süreci uzatırmış. Ayrıca bu yolla okul değiştirmek isteyen bir çok aile ortaya çıkarsa zorda kalabilirlermiş.
Kısacası olanların üstünü örtecekler ve bir şey yapmayacaklar. Benim anladığım buydu. Tek düşüncem oğlumu o felaket yerden kurtarmak olduğundan nasıl isterlerse öyle yapsınlar diyordum.
Burada bir parantez açmak istiyorum. Japonya genel olarak idari birimler bazında özellikle okul çağlarında ijime sorununun üzerine ciddi olarak gidiyor. Prosedürler, kanallar, merciler var. Sistem iyi işliyor. Ama mahalle baskısı denen o kavram pek çok aileyi ve küçük çocuğu susmaya zorluyor. Bu nedenle sorun kanser gibi, tedavinin zor olduğu son safhaya kadar ilerleyebiliyor. Parantezi kapatıyorum.
Kaan için bu son bir yıl bayağı travma olmuş. 8 yaşındaki çocuk iyi dayanmış. Biz bilmiyorduk, bilmeden destek olmuşuz yoksa atlatamazdı.
Sadece alaylı sözler değilmiş söylenenler. Kaan’la uğraşan çocuklar havuza itmeye kalmışlar bir kaç kere. Ayrıca “sana bir bıçak verelim hocanı öldür” demişler, veya “tenefüste arkadaşlarını bıçakla, sonra da intahar et” demişler. “sen zayıf ve güçsüzsün zavallısın demişler”. Bunları söyleyenler okuldaki diğer 8-9 yaşındaki çocuklar. Kafayı bıçaklamalarla öldürmelerle bozmuşlar, ayrıca bütün bunlar hocaların gözü önünde oluyor.
Bu ne sakat bir düşünce tarzı ki böyle bir şeye izin verebiliyor ve biz bunu ortaya çıkartınca susmamız isteniyor?
Bu sorun her ülkede var ama Japonya’da bir başka
İjime denen bela her ülkede farklı seviye ve şekilde var. Japonya’da sorun toplumsal boyut kazandı çünkü yetişkin veya çocuk insanlarda intiharlara yol açıyor. Polis kayıtlarına göre 2013 yılında 27283 kişi kendi canına kıymış. Trafik kazalarında ölenlerin 6.2 katı. 15-39 yaş arasında birincil ölüm sebebi, bu yaş grubunda intahar edenlerin oranı OECD içinde en yüksek Japonya’da. Özellikle gençler ve çocuklar arasında intihar sebebinin başını “okulda ijime” çekiyor.
Burada bir parantez daha açıyorum. Uluslararası ajansların toparladığı verilere göre OECD içinde toplam intihar oranı en yüksek ülke Güney Kore. Japonya toplam intiharlarda üçüncü. Güney Kore’nin de toplum yapısı okuduğum ve kısıtlı gözlemlerime dayandırdığım kadarı ile Japonya ile tıpa-tıp aynı. İki ülke etnik açıdan da birbirine çok benziyor. Japonya’da ciddi bir Koreli nüfus da var. Yani kültürel bir hastalık bu ijime ve mahalle baskısı. Parantezi kapatıyorum.
Japonya problemin farkında ama ijime yapısal bir sorun. Kemikleşmiş, kültürün bir parçası olmuş sanki. Eğitimin aileden verilmesi gerek. Demek ki aile için yetiştirmede sorun var.
Benim çocukluğumda bu derece ijime olayları yoktu. Hayal bile edilemezdi. Arkadaş guruplarından dışlamalar vardı, isim takmalar, veya alaylı imalı, iğneli konuşmalar falan olurdu herhalde ama aileden, veya doğrudan dinden, kültürden kazanılmış bir iyilik ve merhamet duygusu da vardı bizde, belirli bir noktanın ilerisine gidilmezdi.
Biz oğlumuza sahip çıkmasaydık ne olurdu? Düşünmek bile istemiyorum. Aslında daha erken davranmamız gerekirdi. Yeni okulunda nasıl olacak göreceğiz.
Japonca öğrenelim
İlköğretim, ortaöğretim ve Lise sırası ile “şou-gakkou” (小学校ーküçük okul), “çuu-gakkou” (中学校ーorta okul), “koukou” (高校ーyüksek okul) olarak geçer. Üniversite ise “daigaku(大学)” olarak yazılır. “Dai(大)” “büyük” demektir. ”Gakkou (学校)” okul demektir.
Japonyada kültürel birtakım sorunlar olduğu bilirdim ama bu kadar derin olduğunu bilmezdim. Kendi hatalarımızla yüzleşememe sorunu sadece Türkiyeye has değilmiş.
İnşallah Kaan bundan sonra mutlu günler geçirir.
Kaan genelde mutlu bir çocuk, bütün bunlar olurken okula gitmek istemiyorum da demedi. Kendisi sorunlarıni çözemediği noktada bize danıştı ve devreye girdik.
Japonya’da ijime sorunu ciddi bir toplumsal yara. Bu sorunla yüzleşiyorlar eğer yüzleşmekten kastınız çözüm yolları ve kanalları geliştirmek ise. Sadece okulda değil iş yaşamında da “taciz” şeklinde kendini gösteriyordu. hala var ama eskisine oranla bir hayli azaldı. Okulda ijime ise ailelerin desteği ile çözülebilir.
Bende, bir kaç haftaya Japonya’da yaşayacağım ve birde kız çocuğum var. Sizin yazınızı okuduktan sonra bir anda empati yaptım da bir anda benim bu sorunu yaşama ihtimalimin ne kadar yüksek olduğunu hissettim. İlk yazınızı okuduğumda acaba ben olsam ne yapardım dedim. Allah, yardımcınız olsun ve Kaan’a da zihin açıklığı versin. Belki şuanda bile sizin yazınızdan bihaber bu durumu yaşayan birçok insan vardır. İnşallah onlarda sizin gibi umutsuzluğa kapılmadan tüm olumsuzlukları kabullenmeden güçlü olur. Japonya’da yaşayan bir aile olarak ve takipçiniz olarak sizden her alanda daha çok yazı bekliyorum.