Pazar günü spor günü

Oğlum Kaan Mart ayından beri eskrim yapıyor. Haftada bir belediyenin spor salonunda gönüllü hocalardan ders alıyoruz. Ayrıca hafta içi 30 dakikalık bir özel ders seansı var.

Kökleri çok eskilere, düello geleneğine dayanan eskrim şöyle oynanıyor: iki sporcu kılıca benzer bir aletle “çarpışıyor”. Kim silahını rakibin can alıcı noktalarına (genellikle göğüs bölgesi) dokundurabilirse puan kazanıyor. Koruyucu zırh, eldiven, ve maske giyilerek yapılan bu sporun müsabakaları genelde 3dk sürüyor. Bu süre içinde 5 puan toplayan taraf maçı kazanıyor.

Arazi yok ama her yer spor alanı

Japonya’nın yüzölçümü 378 bin kilometrekare, yani yaklaşık Türkiye’nin yarısı. Topraklarının %70’i dağlık olduğundan yaşama alanı olarak kullanılamıyor. Nüfusu ise 125 milyon kadar. Kısacası kalabalık olmasına rağmen kullanılabilir arazisi kısıtlı bir ülke. Buna karşın şehir veya kırsal her yerde spor tesisleri, park ve bahçeler var. İlk ve orta okullarında büyük beyzbol, futbol sahaları, yüzme havuzları, irili ufaklı stadyumları inşa edilmiş. Japonya vatandaşlarını küçük yaşlardan itibaren spora teşvik ediyor, spor yapabilmeleri, yeşil alanları kullanabilmeleri için azami olanakları sunuyor.

Tokyo’nun 2020 olimpiyatlarına ev sahipliğini yapma hakkını kazanmasının ardında yatan sebeplerden birisi de Japonya’nın spora bu denli önem vermesiydi.

Eskrim, kuralları, gelenekleri olan sert bir spor. Küçük ve dar bir alanda seri hareket ederek, sürekli yakın temas içinde kalarak yapılıyor. Yüksek konsantrasyon isteyen, aynı zamanda ani patlamalarla, hücum ve defans taktiklerini birleştirerek rakibi alt etmeyi hedefliyor.

Pazar günleri komşu belediyenin spor salonlarından birinde düzenli olarak ders almaya gidiyorduk. Kaan, ders şablonu içinde bir-iki kez müsabaka da yapmıştı ama turnuva deneyimi hiç yoktu. Bugün ilk defa oğlanı turnuvaya soktuk.

Her pazar idman yaptığımız belediye spor salonu girişi

Her pazar idman yaptığımız belediye spor salonu girişi

Yarışmaların yapıldığı yer bizim belediyenin sınırları içinde, beyzbol, golf, tenis, gibi açık ve geniş alan isteyen sahaların da olduğu bir spor kompleksinin salonlarından birinde. Güzel bir sonbahar günü sararmış yaprakların donattığı ağaçlı yolların arasından geçerek gideceğimiz yere ulaşıyoruz.

Yarışma bu tesisin salonlarından birinde yapılacak

Yarışma bu tesisin salonunda yapılacak

Minikler tam techizat hazırlar

Geldiğimizde minikler ve yıldız sporcular ısınmaya başlamışlardı bile. Yaklaşık 50 kadar çocuk yaş ve seviyelerine göre eşleştirildikten sonra 8 ayrı pistte müsabakalara başlayacaklar. Önce grup halinde 5 yarışmacı lig usulü karşılaşacak. Gruptan çıkanlar daha sonra eleme usulü turnuvaya devam edecekler. Her maç 3 dakika. Bu süre içinde rakibinden 5 puanı ilk alan yarışmacı maçı kazanıyor. Eğer 3 dakika içinde maç bitmez ise uzatmaya gidiliyor ve ilk puanı alan maçın da galibi oluyor.

Turnuva açılışı, minik sporcular kuralları dinliyorlar

Turnuva açılışı, minik sporcular kuralları dinliyorlar(yerde gri halı gibi gözüken alanlar yarışma pistleri)

Bize sıra iki saat sonra geliyor. Beklemekten yorulmuştuk. Kaan heyecanlı mı değil mi anlayamıyorum. Renk vermiyor. Bu yaşta bir çocuk için rakiplerin de ayrı bir anlamı olsa gerek. Kim daha tecrübeli, kim daha büyük gibi. Sırası gelince giydirip piste çıkarıyoruz. Eskrim yarışmalarında hamleler hızlı ve seri olduğu için takibi de zor. Bu nedenle sporcuların ekipman ve giysilerine elektik sinyali ileten donatılar takılı. Puan getiren bir vuruş yapıldığı veya faul olduğu zaman otomatik skor tabelasına kaydediliyor.

Yarışmaya başlamadan önce verilen şövalye selamı

Yarışmaya başlamadan önce verilen şövalye selamı

Kaan’ın ilk turnuvası olması nedeni ile rakiplerinden bir kaç puan almasını bile bir başarı olarak addedeceğiz. Oğlan selamını verip piste çıkıyor. Ve işaretin verilmesi ile ileriye doğru hamlesini yapıyor.

Müsabaka başladı, skor tabelası 0-0, ve tam 3 dakikada. Zilin çalması ile bizimki ileri doğru yıldırım gibi hamle yapıyor.

Müsabaka başladı, skor tabelası 0-0, ve tam 3 dakikada. Zilin çalması ile bizimki ileri fırlıyor

Kaan hiç beklemediğimiz şekilde puan alıyor. Rakip sonra eşitliyor. Ardından bir puan daha. Bu şekilde yarışmayı önde götürüyor. Bitime 30 saniye kadar kala 4-3 önde. Ama kendini fazla mı kaptırıyor nedir skor tabelasına bakmaya başlıyor. Konsantrasyonu bozulduğu için de ard arda iki puan vererek ilk maçını 5-4 kaybediyor.

Beklenenden iyi bir performans gösterdiği için seviniyor, kaçan fırsata ise hayıflanıyoruz. İkinci rakibi kendinden hem yaşça ve beden olarak büyük bir kız. Ayrıca bir haylı tecrübeli. Kaan bu maçı herkesi şaşırtarak 5-1 kazanıyor.

DSC_1196

Üçüncü rakibi de usta bir kız çocuğu ve çetin ceviz. Ayrıca solak. Bu maç kıran kırana geçiyor. Silahlar havada çarpışıyor, sert darbelerin metalik seslerine ufaklıkların çığlıkları ve naraları karışıyor. Bizimki bu maçı da 5-3 alıyor. Ama çok da yoruluyor.

Daha sonraki maçı kaybediyoruz ama topladığımız puanlar eleme turnuvasına kalmamıza yetiyor. Günün sonunda Kaan kaybettiği maçlara üzülüyor ama aslında bir gömlek de büyüyor.

Spor kişiliği geliştirir

Bir spor ile angaje olmak, ilgilendikleri dalda müsabakalara katılmak çocukların kişilik ve fiziksel gelişmesine yardımcı olur. Kendilerine olan güvenleri sadece yarışmaları kazanıp kaybetmekle değil, yapabileceklerinin sınırlarını görmeleri, limitlerini nasıl genişletebileceklerini öğrenmeleri ile de artıyor.

Sahaya çıkan her birey karşısındaki kim olursa olsun o kişi ile aynı şartlar altında adil bir yarışma hakkı elde etmiş oluyor. Hak edilmiş bir galibiyet yetenek ve çalışmaya olan inancı perçinlerken, kaybetmeyi kabullenebilmek ve mağlubiyetten ders çıkartarak daha mükemmele gitmek ise gelişmeyi tetikliyor, nefsi de ıslah ediyor.

Hücum

Hücum

Günün sonunda dönmeye hazırlanırken, Kaan’ın eskrim sınıfından bir arkadaşının müsabakasına takılıyoruz. Kızcağız Kaan ile aynı yaş gurubunda ama haylice tecrübeli. Rakibi ise kendinden daha iri, agresif bir oğlan çocuğu. Bu maç tam anlamı ile meydan muharebesi şeklide geçiyor. Oğlan büyük olmanın getirdiği kuvvet avantajını sert hamleler yaparak kullanıyor. Kızcağızın ellerine, omuzlarına gelen kılıç darbeleri belli ki acıtıyor ama o kız yarışmayı önde götürüyor.

Maçın ortasında dört dakika kadar oyun durduruluyor. Maskesini çıkaran kızın hüngür hüngür ağladığını görüyoruz. Karşısındaki rakibin gücü ve belki de aldığı darbelerin acısı belli ki azim ve direncinin sınırlarını zorluyor.

O sırada Kaan kızın yanına gidiyor, tüm ciddiyeti ve samimiyeti ile “dayan” diyor, mücadeleye devam, bu maçı alacaksın ben yanındayım.

Küçük kız göz yaşlarını siliyor, maskesini takıyor ve maç yeniden başlıyor. Üzerine vahşi yaratık gibi gelen rakibinin saldırılarını savuruyor ve önde götürdüğü karşılaşmayı puan üstüne puan alarak 7-4 kazanıyor. Hakemin bitiş işaretinin ardından zafer çığlığı atıyor.

Bu ufaklıklar daha 10 yaşında bile yoklar. Ama yıllar önce öğrendiğimiz bir dersi de bize hatırlatıyorlar. Küçük, zayıf, çelimsiz olabilirsiniz, şartlar sizin aleyhinize olabilir, hatta tümden çaresiz gibi de görünebilirsiniz. Ama çıkıp onurla mücadele etmek en büyük fırsattır. Ayrıca yeteneklerinizi ve aklınızı kullanarak iri ve ürkütücü rakiplerin üstesinden de gelebilirsiniz.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Bir Sumo şampiyonunun düşünceleri—>burayı tıklayıp okuyabilirsiniz

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

Yüzü bize dönük olan kız kendisinden iri erkek rakibini saf dışı ediyor

Yüzü bize dönük olan kız kendisinden iri erkek rakibini saf dışı ediyor

Kaan öne hamlet yaparken

Kaan öne doğru hamle yaparke

Yorumlar

  1. Helal be Kaan’a… Kan bilesimi de ideal; orta asyadan kilic ok savurarak grlen kavimle samurai birlesmesi… 😊

    >

Yorum bırakın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s