Japonya başbakanı Abe’nin müthiş Türkiye planı

Tıklayın yazılar posta kutunuza gelsin, internet sansürlense de okuyabilin(üyelik bilgileri gizli tutulur).

Not: Japonya’daki Türklerin karıştığı çeteleşme ve dolandırıcılık vakalarını “Ama Türklerin şöhreti o kadar iyi değil” başlığı altında topladım (18 Ocak 2014)

Akşam 7:45’de yemeğe gitmek için sözleştiğim bir misafirimle Sangenjaya istayonunda buluşuyorum. Havada soğuğu daha da beter yapan keskin bir rüzgar var. Yıldız esiyor olmalı gene. Bu yıl kuzey rüzgarları baskın, Tokyo’yu sürekli dövüyorlar.

Bir süre nereye gidelim diye düşündükten sonra 1.5 yıldır her buluşmamızda yaptığımız gibi bu semtin eski dokusunu koruyan bloklar arasında müdavimi olduğumuz lokantaya doğru yollanıyoruz. Şehrin bu bölgesini seviyorum. İnsana eski 17. yüzyıl Tokyo’sunda olduğu izlenimi veren bir havası var.

İki taraftaki küçük ahşap evlerin her an birbiri üzerine devrileceği hissini veren dar ve karmaşık sokaklardan ve geçitlerden geçtikten sonra gideceğimiz yere ulaşıyoruz. Her zamanki gibi dükkanın içine değil, kalın ve şeffaf perdeler ile kapatılmış, gaz sobası ile ısıtılan girişteki açıklığa konan masalara oturacağız. Böylece içerinin gürültüsüne, isine ve dumanına maruz kalmayacağız.

Abe’nin Türkiye sevgisi 

Siparişlerimizi verip de yerimize yerleştikten ve bir müddet havadan sudan lafladıktan sonra konu başbakan Erdoğan başkanlığındaki Türk heyetinin geçen haftaki Japonya ziyaretine geliyor. Nikkei gazetesi, ki bu ülkede en fazla okunan ve oldukça prestijli bir ekonomi gazetesidir, dün iki sayfalık özel bir Türkiye eki yapmıştı. Son yıllarda gördüğüm en pozitif yazılar var. Hızla gelişen Türkiye-Japonya ilişkileri için iyi bir malzeme. Başbakan Erdoğan’ın 2023 yılı itibarı ile Türkiye’nin dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olacağı sözlerini manşetten vermiş.

Nikkei gazetesinin 16 Ocak'daki Türkiye eki

Nikkei gazetesinin 16 Ocak’daki Türkiye eki

Misafirim, bu kadar kısa bir zaman dilimi içinde üç kez Abe-Erdoğan görüşmesi olmasını normal bulmuyor. Doğrudur, Abe’nin 5 ay içinde iki defa Türkiye’ye gelmesi Japon basınında da büyük yankı yaptı. Buna bir de başbakan Erdoğan’ın geçen haftaki gezisi eklendi. Ayrıca Japonya başbakanı Türk misafirlerini uğurladıktan hemen sonra kapsamlı bir Orta Doğu, Afrika seyahatine çıktı. Bütün bunlar hem Japonya hem de Türkiye çok uzun vadeli bir strateji geliştiriyorlar izlenimi veriyor.

Bu stratejinin ardında Abe’nin Türkiye’yi nirengi taşı yapan “müthiş” planı olabilir. Bir siyasi analiste göre Abe Japonya’nın en tehlikeli rakibi Çin’in Afrika’daki faaliyetlerinden rahatsız. O’nun (ve belki Kore’nin de) Orta Doğu ile Afrika’daki genişlemesini durdumak istiyor. Ayrıca Japonya’nın giderek bozulan demografik yapısı bir süre sonra demografik bir felakete yol açacak. Her tarafı Ruhi Mücerret gibi 100 yaşını geçmiş insanlar bile kaplayabilir. Herkes bilir ki çocuk olmadan ekonomik büyüme de gelişme de olmaz. Yaşlı nüfus çalışamaz, sadece tüketir. Japonya ne kadar reform yaparsa yapsın yeni bebekler doğmadıkça ya göçmen işçi alacak ya da kaderine razı olacak.

Japonya göçmen işçilere sıcak bakmıyor. Bir ara kan bağı olan Japon kökenli Brezilyalı işçileri getirmişlerdi ama onlar bile tutunamadı. Toplumun ve kültürün yapısı böylesine bir plana uygun değil. Öte yandan Türkiye genç, çalışkan ve dinamik nüfusu ile Japonya’nın demografik yapısının tam tersi bir konjüktüre sahip.

İşte Abe’nin müthiş planı, eger böyle bir şey varsa, dev altyapı yatırımları ile sağlam köprüler kuracağı Türkiye gibi yetişmiş elemanı olan ve genç nüfusa sahip bir iki ülkeden vasıflı ve orta vasıflı işgücü temin etmek. Bizim farkımız nüfus ve yüzölçümü itibarı ile büyük olmamız. Kurulacak ortak Türk-Japon üniversitesi de hem teknoloji transferine altyapı sağlayacak hem de uzun vadede Japonya için vasıflı işçi altyapısını hazırlayacak.

Bir göç planı degil bu. İki ülkeyi entegre ederek Asya’nın öteki ucu ile bütünleşip hem Çin’in yayılmasını engellemek, hem orta doğu, Afrika ve orta asya’daki nüfuzunu artırmak hem de Japonya’ın geleceği için en sıkıntılı nokta olan eleman açığını kapatmak. Kısa vadeli değil 20-30 hatta 40 yıllık bir proje.

Böyle bir şey olabilir mi? Bilmiyorum. Başbakan Abe, Japonya’ya husumet beslemeyen, dostane gözle bakan ülkeler ile çalışmak, işbirliği yapmak istediğini sık sık yinelemişti. Bu tarife uyan çok fazla aday yok.

Yıllar önce hatırlıyorum göçmen işçi alınıp alınmaması gündemde tartışıldığı zaman Almanya ve Türkiye örneği bir televizyon programında incelenmiş, böyle bir deneyimin Japonya için uygun olmayacağı sonucuna varılmıştı. Ancak burada bahsedilen sorun Türk işçilerin kültürel açıdan Alman toplumuna uyamadıkları veya uymak istemedikleri idi. Daha sonraki yıllarda göçmen işçi alımına toplumun huzurunu ve asayişi bozar diye karşı çıkıldı. Oysa Almanya’daki Türkler asayişe tehdit değiller. Aksine ekonomiye katkıları var.

Ama Türklerin şöhreti o kadar da iyi değil

Hemen burada bir noktaya değinmek istiyorum. 2001-2004 yılları arasında Türkler, Japonya’da Çinlilerden sonra en fazla suç işleyen ikinci etnik guruptu. Hatırlarım, o günlerde Japon Emniyetinin yayınladığı raporlarda Türklerin vandalizm ve hırsızlık vakalarında çeteleştikleri detaylı olarak yazıyordu. Sonra polis bunları temizledi diye duydum. Bir kısmı sınır dışı edildi, hapse atılanlar oldu ama kökü kurutuldu.

Daha sonra bir de Serkan Anılır vakası çıktı. Bu arkadaş uzay asansörü mucidi, NASA astronotu olimpiyat şampiyonu milli kayakçıyım diye, nasıl yaptı ise, kendini Tokyo Universitesi’nde doktora programına kabul ettirdi ve Japon tarihinde görülmemiş bir dolandırıcılığı gerçekleştirdi. Kaçınılmaz olarak foyası ortaya çıkınca da Japonya’dan ayrıldı. Tokyo Üniversitesi, tarihinde ilk kez bir öğrencisinin doktora tezini geri aldı ve Serkan’ı okuldan attı, verdiği ödenekleri de geri talep etti.

Serkan Türkiye içinde de haber olmuştu. Kendisi ile hiç karşılaşmadım. Ne yazmış diye merak ederseniz bir bloğu var, burada. Ama 2009’dan beri bir şey koymamış.

Gene de vandalizm çetesi ile Serkan Anılır münferit olaylardı. Çete, Karadeniz’in bir kasabasından gelip de birer ikişer akraba ve hısımlarını Japonya’ya aldıran homojen bir gruptu, tüm Türkiye’ye mal edilmedi. Serkan’ın zararı daha büyük oldu. Japonya’da yıllar boyu emek döküp çalışan ve bunun karşılığında mevki ve saygı sahibi olmuş insanlar bir anda “acaba” töhmeti altında kaldılar. Ama o da geçti.  Japonlar kin tutan insanlar değiller.

Abe’nin gerçekten Türkiye ile ilgili böyle müthiş bir planı var mı?  Haziran ayında bu konular hakkında bir açıklama yapabilir. O zaman öğreniriz.

İç politikada Tokyo meydan savaşı

Şubat ayının 9’unda Tokyo belediye başkanlığı seçimleri olacak. Eski başkan Inose bir işadamından 50 milyon “borç” aldığı ortaya çıktıktan sonra istifa etmek zorunda kalmıştı. Seçimlere 10 kadar aday katılıyor ama yarış başbakan Abe’nin desteklediği Masazoe ile eski başbakan Koizumi’nin desteklediği Hosokawa arasında geçecek ve bu nedenle Abe-Koizumi meydan savaşı olacak.

Koizumi “Nükleer enerjiye hayır” sloganını seçimin ana teması yaparak kapalı olan nükleer santralleri açmayı enerji politikasının ana eksenine oturtan başbakan Abe’ye göbekten cephe açtı. Abe ve Koizumi ikisi de iktidar partisi LDP (Liberal Demokrat Parti)nin başbakanları. Ancak Koizumi’nin desteklediği Hosokawa’yı ana muhalefet partisi DPJ de (Japon Demokrat Parti) destekliyor. Eger Koizumi’nin adayı kazanırsa Abe ve O’nun adayı nezninde iktidar partisi ağır bir yenilgi almış olacak, başbakanın enerji politikası ve dolayısı ile siyasu geleceği tehlikeye girecek.

Abe’nin karşısına bu şekilde dramatik bir şekilde çıkan Juichiro Koizumi efsane bir başbakan. 1990 yılından beri ekonomik daralma ve çöküntü içindeki Japonya’da 2001-2006 yılları arasında kökten reformları gerçekleştirip hem büyümeyi yeniden tesis eden hem de istikrarı sağlayan yegane politikacı. Şimdiki başbakan Abe’nin “Abenomiks” diye anılan ekonomik politikaları başarılı olursa Abe’nin ünü Koizumi’yi de geçecek ve büyük bir olasılıkla iktidar partisinin Abe kanadı (“Abeciler”) çok güçlenecekler. Misafirim, Koizumi kanadının Abe’ye seçim kaybettirip itibarını düşürme ve en nihayetinde başbakanlıktan 2018’de uzaklaştırma gayreti içinde olabileceklerini söylüyor.

Bir başka deyişle 9 Şubat’taki Tokyo belediye başkanlığı seçimi başbakan Abe ve Japonya için son derece kritik bir yerel seçim.

Yorumlar

  1. Umarım Türkiye ve Japonya arasındaki ilişkiler başa gelecek politikacılardan etkilenmez ve iki ülke arasında sonsuza dek süren çok sıkı bir dostluk oluşur. Temennim bu yönde.
    Saygılarımla.

Yorum bırakın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s