Otizmin hayat verdiği şaraplar
Burayı tıklayın Japonya Bülteni dogrudan posta kutunuza gelsin
Geçen hafta sonu CocoFarm bağlarına gittik. Çiftliğe adını veren Coco (“koko” diye okunur), Türkçe’de “deneme” manasına gelen “Kokoromi(こころみ)” kelimesinin ilk iki hecesinden alınma. Yani Kokofarm dilimizde “Deneme Çiftliği” demek.
Tesis, 1950’lerde gelişim bozukluğu olan bireylerin çalışarak yaşamlarını sürdürebilecekleri bir cemiyet olarak kurulur, çoğu otistik konukları ile bağcılığa ve şarap üretimine başlar. Zaman geçer, çiftlik büyür, adı duyulur. Yöneticileri 1989 yılında Bruce Gutlove adında Kaliforniya’lı genç bir ziraat mühendisini danışman olarak üç aylığına Japonya’ya davet eder. Otizmle alakalı hiç deneyimi olmayan bu arkadaş kısa bir süreliğine diye gelir ama ömür boyu sürecek olan bir tutkuya kapılır. Bruce, 24 yıldır Kokofarm şaraplarının dünya çapında bir marka olması için uğraşıyor.

Kokofarm Aşikaga’dan 20 dk uzaklıkta
Çiftlik Tokyo’dan 2 saat uzaklıktaki Aşikaga’da. Adını ilk olarak 2007 yılında Tokyo’da katıldığım şarapçılıkla ilgili bir seminerde duymuştum. Otizm ve aspergas sendromu altındaki bireyler detay ve dikkat isteyen rutin işleri uzun süre sıkılmadan yapabilme yeteneğine sahipler. Üzüm yetiştirmek gibi külfetli işleri otistik olmayanlara göre daha rahat yapabiliyorlar.
Otizm tam olarak anlaşılabilmiş bir şey değil. Çevresi ile uyumlu ilişkiye giremeyen veya iletişim kurmakta zorlanan bireyler otistik kabul edilebiliyor. Bu kişiler dışardan farkedilmese bile iç dünyalarında fırtınalar yaşayabiliyorlar. Düşünce ve duygularını ifade edememek, anlaşılamamak sürekli bir suçluluk duygusuna ve kendinden emin olamama sarmalına yol açıyor. Dikkatlerini toplayabilecekleri mekanik işler bu nedenle otistik bireylerin yaşadığı kaosu dindirebiliyor. Uyum sağlıyamadıkları dış dünyadan koparıp, çizgileri ve kuralları, şablonu belli bir çevrede huzura kavuşuyorlar.

şaraphanede çalışanlar saatler boyunca rutin işleri sıkılmadan ve savsaklamadan yapıyor.
Bağ dik bir yamaç üzerine kurulmuş. Şarap imalathanesi ise hemen yanındaki dağa yaslanmış. Fabrikanın üst kısmı teras, lokanta ve cafe olarak düzenlenmiş. Ziyaretçiler bağı gezip, cafe’de dinlenebiliyor, Coco-Farm şaraplarını tadabiliyor, veya öğlen yemeğine kalabiliyorlar.

Misafirler geniş terasda dinlenebiliyorlar, arkadaki dik yamaç bağ

Çiftlik içinde Coco-farm şarapları tadılabiliyor, yemeklerle beraber sipariş edilebiliyor

Cafe’nin iç kısmı
Tüm dünya gibi Japonya da otizmi yeni öğreniyor. Kokofarm ilk kurulduğunda tüm sakinleri genel olarak gelişme bozukluğu teşhisi konulan kişilerden oluşuyordu. Bugün otizm ve aspergas sendromlarının diğer gelişim sorunlarından farkını anlabiliyor ve tanıyabiliyorlar.
Otizmde erken teşhis önemli. Yakın zamana kadar doktorlar teşhis konusunda cimri davranmışlar. Çocuğunun özel durumunu bilmeden okula başlayan aileler bu nedenle ciddi sıkıntılar çekmişler. Artık hemen her okulda otistik öğrenciler için ayrı sınıflar var ama değişik tipteki tüm öğrenciler aynı yerde eğitim görüyor. İdeal bir çözüm değil.

Bağın tepesinde Cocofarm
Kokofarm çalışanları bende özellikleri homojen bir gurupmuşlar izlenimi bırakmadı. Japonlar gelişme bozukluğu veya farklılığı spektrumunu geniş tutuyorlar. Otistik bireylerin çok özel yetenekleri olabiliyor ama değişik yeteneklerin ortaya çıkartılarak geliştirdiği yolunda bir izlenim edinmedim.
Gene de bu kişileri topluma kazandıran, ve uluslararası saygınlığı olan bir teşebbüsün parçası yapan çabayı takdir ettim. CocoFarm şarapları 2008 yılında Okinawa’da yapılan ve dünyanın önde gelen devlet liderlerinin katıldığı G-8 zirvesinin mutfağına girmiş, ABD başkanından Alman şansölyesine yemeklerini bu şarabın eşliğinde yemişler .

Bağın tepesinde tencere çalarak kargaları kaçıran bir Coco-Farm’lı
Medyanın da ilgilenmesi ile Cocofarm’ın hikayesi bugün yaygın bir kesim tarafından biliniyor. Geçen haftaki ziyaretimizde bir hayli kalabalık bulduk. Bu aralar bağbozumu yaklaşıyor belki de ondandır. Sarp ve yemyeşil dağların arasındaki bu münzevi işletmenin öyküsü aklıma her geldiğinde gözlerim nemlenir.
Coco-farm epik bir video hazırlamış. Erişmek için tıklayın.

Bu geldiğimizde teras tıklım tıklımdı.

Kokofarm’ın otistik ve diğer sakinleri üzüm bağlarının arasında geziniyor, dinleniyor ve çalışıyor

Şaraphaneden bir görüntü
Aşikaga mektebi
Coco-farm’ın yanındaki Aşikaga nahiyesi “Aşikaga Mektebi” olarak anılan medresesi ile meşhur. Burayı bir kaç yıl önce gezmiştik. Japonya’nın en eski ilim yuvası olan Aşikaga Mektebi’nin tam kuruluş tarihi bilinmiyor ama 1200 – 1300 yıllık bir geçmişi olduğu tahmin ediliyor.

Aşikaga mektebinden bir görüntü

Medresenin bahçesi
Altın sarısı sonbahar
Japonya’da sonbaharın her ayının ayrı bir yeri var. Eylül, altın sarısına bürünen pirinç tarlalarının hasat vakti. Dönüş yolunda ekinler ve çiçekler arasından geçiyor, serin dağ havasını içimize çekiyor, pastoral bir öğleden sonrasının şiirsel güzelliğini takdir ediyoruz.

Ekinler olgunlaşmış hasatı bekliyor

Yolda bu çiçeklerden her yerde vardı. Ne olduğunu bilen var mı?