Olimpiyat bahis oranlarındaki sert oynamalar neye işaret?
Burayı tıklayın Japonya Bülteni dogrudan posta kutunuza gelsin
2020 olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak şehir bugün açıklanıyor. Aday üç kentin temsilcileri, devlet ve hükümet yetkilileri ile diğer ilgililer Arjantin’in başkenti Buenos Aires’de “son tango”larını yapıyorlar.
Japonlar sonuçtan eminler. 100 kişilik resmi kafilenin yanı sıra televizyoncular, sanatçılar, ünlü ve ünsüzler akın akın Buenos Aires’e gittiler. Bu gece yarısı Tokyo’da “Count-Down”(geri sayım) eğlenceleri düzenleniyor- naklen Buenos Aires’e bağlanıp sonucu tüm şehir kutlamaya hazırlanıyorlar (davetiye resmi aşağıda).

Tokyo sosyetesi, şirketler, işadamları Tokyo’da Count-down partileri düzenliyorlar bu gece
Tokyo’nun bu denli zafer havasına girmesinin ardında Suriye ve iç politikadaki sorunları nedeniyle İstanbul’un şansının kalmadığına inanmaları var. İspanya ise ekonomik problemler ile boğuşuyor. Japonya doğal olarak seçilmeli diye düşünüyorlar.
Piyasa verilerini de bu yönde yorumluyorlar.
Piyasa verileri nedir? Londra’da olimpiyatlara ev sahipliği yapacak şehrin bahis piyasası. Buradaki oranlara göre Japonya açık farkla önde. Üstelik, son bir kaç günde İstanbul’da büyük gerilemeler oldu. Bu rakkamlara bakarak karar veriyorlar.
Londra bahis piyasasında sert oynamalar oldu ama…
Bahisçilerin favorisi Tokyo değil Madrid. Verileri ben öyle yorumluyorum. Düşünülenin aksine Tokyo’nun şansı artmadı aksine azaldı. Nedenini anlamak için bahis piyasasının nasıl çalıştığı hakkında biraz biraz bilgi sahibi olmak gerekli.
Sports Betting Basics adlı kitabın yazarı Allen Moody bahis piyasasında oranların iddia şirketleri tarafından defter dengeleme çabaları sonucu oluştuğunu anlatır. 2020 olimpiyatları gibi uzun vadeli bahislerde bu mekanizmanın nasıl işlediğiniAbout.com’daki bir makalesinde de irdelemiş. Kısaca özetliyorum:
1. Bahis oranlarını açıklanır
2. Bahisler toplanır
3. Toplanan bahisler arasında yüzde oranına bakılır
4. Defterleri dengeleyebilecek yeni oranlar açıklanır
5. Yeniden bahisler toplanır
İddia şirketleri sadece kazanma olasılığı yüksek adaylar için bahise girilsin istemezler. Aksi takdirde zarar ederler. Bu şirketler organize attikleri bahislerin %90′ında para kaybetmezler. Defterlerini dengeleyerek kar etmeyi garantilerler.
Eğer Tokyo’nun şansı gerçekten yüksek olarak algılansaydı pek çok bahisçi parasını iki gün önce 1′e 0.5 veren Tokyo’ya yatırırdı. 100TL iddiaya girince 50TL kazanma şansı vardı. Tokyo’ya oynayan bahisçi çok olduğundan iddia şirketleri de oranları düşürerek Tokyo’ya bahis oynamak isteyenlerin hevesini kırmaya çalışırlardı.
Oysa şimdi bu şans 80TL’ye çıkmış durumda. Tokyo’nun toplam bahisler içindeki oranında bir artış da yok. Aksine düşme var.
Tokyo, İstanbul ve Madrid’in bahis oranlarını Nisan ayından beri takip ediyorum. İlk başta Japonya’ya %60′ın üzerinde şans verildi. Istanbul’un olasılığı %30 civarında, Madrid ise %10′dan düşüktü.
Bahislerin aday şehirler arasındaki dağılımı da Tokyo ve İstanbul ile sınırlıydı. Yani 4 ay önce kimse Madrid’e şans vermiyordu.
Japonya’daki nükleer kaza ve sızıntı Tokyo’nun, Suriye’de çıkması beklenen savaş da İstanbul’un şansını azalttı diye düşünenler Madrid’e oynamaya başladılar. Şans yüzdesi %38′e kadar fırladı. Toplam bahisler arasındaki payıda %30′u geçti.
İstanbul’un toplam bahisler içindeki payı %18′lere kadar gerileyince defterleri dengeye oturtmak isteyen iddia şirketleri de daha fazla İstanbul bahisçisi gelsin diye oranlarını sert bir düşüşle %10′a kadar gerilettiler. Olay bundan ibaret.
Bu mekanizmayı “bahis oranları, iddia şirketleri her sonuçta da zarar etmeyecek şekilde defterlere eşit oranda para çekmek için tasarlanır. Kazanma oranları gerçek olasılıkları değil algılanan olasılıkları temsil eder” diye özetledi bana Allen Moody e-posta yoluyla.
Bu nedenle iddia piyasasının bu aşamada tahmin gücü yok. Bir ay önceye kadar fikir edinilmesi açısından faydalı olurdu. Bugün olmaz.
Adayların şansı eşit
Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyeleri bugün 2020′ye ev sahipliği edecek şehri seçerken Londra bahislerine bakmayacaklar. Aday kent ve ülkenin 7 yıl sonra başarılı bir olimpiyata ev sahipliği yapabilme, organize edebilme ve gerçekleştirme potansiyeline göre karar verecekler.
Japonların bu boyutlarda bir spor organizasyonunun altından başarı ile kalkacakları konusunda şüphe yok. Daha önce üç olimpiyat düzenlediler. 1964 yaz olimpiyatları Tokyo’da, 1970 ve 1998 kış olimpiyatları ise Sapporo ve Nagano’da yapıldı.
Benzer şekilde İspanyollar da bir kez yaz oyunlarını ağırladı. 1992 olimpiyatları Akdeniz’in incisi ve Gaudi’nin evi Barcelona’da yapıldı.
Burada kilit “başarılı olimpiyat” kavramından ne anlaşıldığı. Sadece organizasyon mu, yoksa daha ötesi mi?
Japonya’nın başağrısı Fukuşima, Madrid’in ekonomik
Japonya’da yeni bir nükleer kaza oldu. 11 Mart 2011 depremindeki kazadan sonra erimeye başlayan Fukuşima nükleer güç santralindeki 1 numaralı reaktörden çıkartılan radyoaktif su üç yıl ömrü olan yap-boz tanklarda muhafaza ediliyordu. Bu tanklarda sızıntı meydana geldiği ve radyoaktif suyun toprağa karıştığı tespit edildi.
Tokyo Elektrik Idaresi TEPCO hem kendi hükümetine hem de dünyaya önce yalan söyledi, gizledi. Sonra sızıntının 300 ton olduğunu açıkladı.
2 Eylül’de Japon Nükleer Denetleme Kurulu (National Regulatory Agency) başkanı Shunichi Tanaka ile yapılan bir öğle yemeğine katıldım. Dr. Tanaka 300 ton rakkamının TEPCO’nun beyanı olduğunu, sızıntının tam olarak ne kadar olduğunu bilmediklerini söyledi. Söz konusu su reaktör ile temas etmiş su, yani radyasyon ihtiva ediyor.
TEPCO şirketi o kadar becerisiz ki daha radyoaktif kirlenmenin düzeyini bile ölçemiyor. Sızıntının olduğu tankların etrafındaki radyoaktif kirlenme için önce 100 ms dediler. Sonra yanlış ölçtükleri, gerçek rakkamın 1800 olduğu ortaya çıktı. NRA başkanı TEPCO’nun sorunlarla plansız programsız mücadele ettiğini söyledi. Bu nedenle sürekli her defasında farklı bir nedenden dolayı yeni bir kaza oluyor. Önümüzdeki aylar ve yıllarda da kazalar olmaya devam edecektir.
Fukuşima’daki durumun en can alıcı yanı zemine sızan suyun yeraltı su kaynakları ile karışıp denize ulaşması ve marin yaşamını etkilemesi.
NRA başkanı yeraltı su tabakasının denize ulaşmayacağını söylüyor ama Perşembe günü basın toplantısına katıldığım ve bir başka nükleer kazayı, Tokaimura kazasını, yaşamış ve yönetmiş Tokaimura Belediye Başkanı Tatsuya Murakami’ya göre çok yağış alan yüksek dağlarla çevrili o bölgede radyoaktif kirlenmeye maruz kalmış yeraltın suyunun denize karışması önlenemez.
Tokaimura Belediye Başkanı ilaveten Japonya’da sadece Fukuşima’nın değil Unagawa ve Tokimura’daki reaktörlerinde erime noktasına kıl payı geldiklerini ve şans eseri kurtulduklarını dile getirdi.
Nükleer kaza ve önümüzdeki 7 yılda olması beklenen bir depremin yaratacaği tehlikelerin bu denli büyük olması Tokyo’nun başağrısı. Buenos Aires’deki Japon kafilesi bugüne kadar üç basın toplantısı düzenleyerek Tokyo’daki radyasyon oranının Londra, Paris’deki oranlardan daha yüksek olmadığını vurguladı.
Japon basını gerçek tehlike konusunda üç maymunu oynuyor. Fukuşima’yı yabancı basın kadar yazmıyorlar. Doğrudur, bugün şu anda Tokyo’da radyasyon tehlikesi yok. Zaten kimse de var demiyor. Ama radyasyonlu su denize ulaşırsa, ki ulaşabilir, sadece Japonya değil bir sürü ülke etkilenecektir. Kore Japonya’dan deniz ürünleri ithalatını yasakladı. Eğer balık ve diğer deniz ürünleri kirlenirse ne olur? Bunun cevabı yok.
Japonları bu sorunu çözecektir elbet. Hem bilgileri hem de teknolojileri var. Yani Tokyo için bir tehlike olmaması gerekir. Ancak çözümler planladıklarından daha uzun sürecektir, ve daha pahalıya çıkacaktır. Ayrıca, tehlikenin gerçek boyutları hakkında doğru bilgilendirilmiyoruz.
Madrid’in önündeki engel İspanya’nın ve AB’nin içinde bulunduğu ekonomik durum. Vaziyet iyileşiyor ancak yatırım ve organizasyon için gerekli bütçe ve harcamalar sağlanamayabilir. Bu durunda yatırımlar nasıl yapılacak?
Aslında ekonomi Japonya için de sorun. Gelişmiş ülkeler arasında mali ve demografik yapısı en kötü ülke Japonya. Öyle ki bir önceki maliye bakanı “her an bir Yunanistan olabiliriz” demişti. Yeni başbakan Abe ekonomik reformları hayata geçiriyor. Şimdilik iyi gidiyor gibi, bu nedenle japon ekonomisi hakkında fazla eleştiri yok.
Olimpiyat tacını küçümseme
Tokyo’nun 1964 olimpiyatlarına ev sahibi olacağı ilan edildiğinde (1959) Japonya bir üçüncü dünya ülkesiydi. Altyapısı, ekonomik büyüklüğü (GSMH) ve benzer diğer faktörler açısından bugün Türkiye’nin bulunduğu durumdan da gerideydi.
“Japon mucizesi” 1964 Tokyo Olimpiyatları ile başladı. Japonlar Hıristiyan değil. Hıristiyan olmayan, savaş mağlubu ve ayrıca de-facto ABD gölgesi altındaki bir asya ülkesinin büyük bir uluslararası organizasyonun altından kalkabilmesi dünyanın ilgisini ve hayranlığını çekti. Japon gençliği üç nesil boyunca Tokyo olimpiyatları sayesinde yapılabilen bir çok spor tesisini kullandı, bir sembol ve ideal olarak içselleştirdi.
Barselona. 1975 yılına kadar faşist askeri bir idare ile yönetilen ve bu nedenle fakirleşmiş, dünyadan ve komşularından kopmuş İspanya, diktatör Franco’nun ölümünün ardından reformlar yaptı. Darbe teşebbüslerini savuşturup orduyu kontrol altına aldı, komşuları ile entegre oldu ve demokrasiye geçişinin tacını giydi Barselona’da.
Her olimpiyat büyük felsefik anlam içermese de arada bir derin sonuçları veya anlamları olan olimpiyatlar gerçekleşiyor.
Bugün neler olacak
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) toplantıları 4 Eylül’den beri Buenos Aires’de devam ediyor. 2020 yaz olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak şehir bugün seçilecek. Eğer birinci oylamada hiçbir aday mutlak çoğunluğu sağlayamaz ise en fazla oyu alan iki aday arasında ikinci bir oylama yapılacak.
100 delege oy kullanacak. Çoğu delege Buenos Aires’e gelene kadar kime oy vereceğine karar vermiştir. Japon Nikkei gazetesinin verdiği bir habere göre “30 oy garanti”. Tokyo en azından ikinci oylamaya kalır.
Saat 08:45′de başlayacak toplantı Hilton Oteli’nde yapılacak. Başkanın kısa bir konuşmasından sonra üç aday ülkeye son kez 45 dakikalık bir sunum yapma fırsatı verilecek. İlk sırada İstanbul var. Saat 09:00′dan 10:10 a kadar Türkiye son kez olimpiyatların neden İstanbul’da olması gerektiğini delegelere anlatacak. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı bu prezentasyonu 25 dakikalık bir Q&A (soru – cevap) seansı izleyecek.
Daha sonra 20 dakikalık bir ara veriliyor. Bu aranın sonunda saat 10:25′de Türkiye tarafından bir basın toplantısı verileceği yazıyor programda. Saat 10:30′dan itibaren bu kez Tokyo 45 dakika prezentasyon yapacak 25 dakika soruları cevaplayacak. Japonya sırasını 11:40′da bitirdikten sonra gene bir 20 dakikalık ara var, ve gene bu aranın sonunda 11:55′de 5 dakikalık bir basın toplantısı ayrılmış Japonya’ya.
Madrid’in sunumu öğlen 12:00′da başlıyor. Aynı şekilde 45 dakika prezentasyon 25 dakika soru-cevap. Saat 13:10′da da Madrid bitiyor. Saat 13:15′den 14:45′e kadar öğle yemeği yenecek. Madrid’in basın toplantısı saat 13:25′de.
Saat 15:00-15:20 arasında IOC 2020 Değerlendirme Komisyonu raporunu sunacak.
Saat 15:30 ile 15:45 arası deneme oylama yapılacak.
Saat 15:45-16:00 arasında da gerçek oylama yapılacak.
Sonuçlar saat 17:00-17:30 arasında yapılacak bir seremoni ile açıklanacak.
Sonuçlar açıklanırken yorumlarımı da burada bulacaksınız.
2020 olimpiyatları hakkında Japonya Bültenindeki diğer yazılarım
2020 İstanbul’a mı Tokyo’ya mı? (27 Nisan 2013)
IOC Tokyo’yu uyarıyor (29 Nisan 2013)
Tokyo yükselişe geçiyor (24 Temmuz 2013)
Nükleer sızıntı olimpiyatları etkileyebilir (31 Temmuz 2013)
2020 yarışında İstanbul ve Tokyo’ya engel (21 Ağustos 2013)
Yorumlar