Osman amca hastalıktan öldü
Oğlumda kıtalar arası yolculuklarda görülen uyku düzensizliği (jet lag) var. Şiddetli değil ama normalde 21:00-22:00 arası olan uyku saati şimdilik 23:00’den sonraya kaymış durumda. Yatınca ben de yanında kitap okuyorum ki uyuyabilsin diye. Yoksa gözü açık tavana bakıyor, oynamak istiyor veya sık sık kalkıyor. Ayrıca nedenini tam olarak anlayamadığı bu durum onu korkutuyor.
Saat 23:30’a geliyordu. Okuduğum kitaba dalmıştım. Kaan’da sessiz sessiz uyumaya çalışıyordu. Birden bana döndü. “Onur ve Mert Osman amca’nın çocukları” dedi. “Evet” dedim, “Senin de kuzenlerin. Kardeş gibidir kuzenler çok yakındırlar”. “Kuzenlerim” diye tekrarladı sırtını bana dönerken ama hemen denebilecek kadar kısa bir süre sonra yeniden yüzünü bana çevirip “Osman amca hastalıktan öldü şimdi gök kubbeden bize bakıyor” dedi.
Böyle anlatmıştım Kaan’a Osman’ın aramızdan ayrılışını. Ölümü anlayamayacağı bir yaştaydı ama sormuştu neler olduğunu kuzenlerini görmeye gittiğimiz zaman. Onur ve Mert’i Çiçek’in hamileliğinden biliyordu. Doğuma az zaman kala gitmiştik Ankara’ya. Şubat 2012’de. Kuzenlerine ilk dokunuşu onlar daha ana karnında iken olmuştu. Bu nedenle olsa gerek karşılaşacaklardı ve ikizleri göreceği günü iple çekiyordu. Bir anlamda Türkiye’de bunun için gidiyorduk zaten.

Kaan, Onur ve Mert’in arabalarını iterken
Osman’ları ziyarete gittiğimiz Ağustos günü Onur ve Mert’i dışarıda öğleden sonra gezilerini yaparken bulmuştuk, Kaan bebeklerin arabalarını itmiş, evde de oyuncakları ile beraber oynamıştı. Hemen ısınmıştı kuzenlerine. Bebeklere karşı içten bir ilgisi ve sevgisi vardır.
Neden sonra bir ara durgunlaştı. Yanımıza geldi. Pencereden giren bozkır balı rengindeki akşam güneşi yüzüne vuruyordu. Birden bire soruverdi : “Peki ama, Osman amca nerede?”
Gene böyle bir Ağustos günü hayatımıza giren ve Osman’ımızı üç ay gibi kısacık bir süre içinde bizlerden koparan hastalığı boyunca yaptığım Türkiye ziyaretlerinin asıl sebebini anlatmamıştı karım Kaan’a. Üstelik ben böyle aniden ve uzun sürelerle ortadan kaybolunca iş için İngiltere’ye gittiğimi söylemişti. Tam olarak bilmiyordu oğlum neler olduğunu.
Bir an için Ay ile gözgöze geldik. Sonra karım “Osman amcanin işi var gitti, gelmeyecek” dedi.
Bu kez ben bir refleks ile ilave ettim “Osman amcan Cennet’e gitti. Artık Orada kalacak. Yanımıza gelemeyecek ama bizlere oradan sevgiyle bakıyor, görüyor” dedim.
“Hiç gelmeyecek mi?” diye sordu Kaan.
“Hayır gelmeyecek ama hep bizimle beraber olacak” dedim.
Sustu. Bir şey söylemedi.
Doğru mu yaptım bilmiyorum. Ben ölümle gerçek anlamda ilk tanıştığımda 9 yaşımdaydım. Büyük kuzenimiz Evin ablamız amansız bir hastalık sonucu göçüp gitmişti. Başkalarının vefatı üzülünülecek ağır başlı olunacak bir olaydı ama sevdiğim bir yakınımın aramızdan ayrılması farklı bir şeydi.
Kaan için de erken sayılmamalıydı. Değişik kültürlerin etkisi altında değişik diller ile büyüyor. Gizlemenin ne faydası ne de bir anlamı var.

Kaan, Onur ve Mert bebek parkı içinde oynarken
Kaan kuzenleri ile oynamayı sürdürdü. Bu konu da o gün bir daha açılmadı. Neden sonra, arada sıradaki zamanlarda söylemeye başladı, Osman amcam hastalıktan dolayı öldü şimdi Cennet’de diye.
Oradan bize bakıyor.
Ikizleri gorunce osmanin kaybi daha da derin hissediliyor.. allah sabir ve kuvvet versin Cicek’ e , annene,babana ve sana erol..