Japon anayasa değişikliği temel özgürlükleri kısıtlayabilir

Japonya’da iktidar partisi olan Liberal Demokratlar (LDP) anayasayı değiştirmek istiyor. Ancak uzmanlar önerilerin bireysel özgürlüklere verilen güvenceleri azaltıp, yönetimin halk üzerindeki gücünü artırdığına dikkat çekiyorlar.

Kabul edildiği takdirde Japonya’yı demokratik bir rejim olmaktan çıkarabileceğini savunuyorlar.

Gakuşuin Üniversitesi Hukuk Fakültesi profesörü Masako Kamiya Japonya için “yeni bir ülke riski mi olacak?” sorusunu soruyor.

Yabancılar tarafından yazılan anayasa değişsin

Anayasa değişikliği LDP’nin kurulduğu 1955 yılından beri partinin gündeminde. Yeni bir gelişme değil. Ancak bugüne kadar değişiklik önerisi verilmemişti.

28 Nisan 2012 Müttefik Kuvvetler ile Japonya arasında imzalanan San Fracisco Sulh Anlaşması’nin 60ıncı yıldönümüydü. O gün LDP anayasada yapılmasını önerdiği düzeltmeleri halka açıkladı.

Parti sözcüsü Yuriko Koike daha önce verdiği bir röportajda ABD güdümünde, savaştan mağlup çıkmanın getirdiği şartlar altında, üstelik orjinali İngilizce yazılıp Japonca’ya çevrilen ve 67 yıldır bir kere bile değiştirilmeyen anayasanın günün ihtiyaçlarına cevap vermediğini, Japon gelenek ve göreneklerine uygun hale getirilmesini vurgulamış.

Ancak hukuk profesörleri önerilen değişiklerin Japonya’yı totaliter bir rejime çevirmesinden endişe ediyorlar.

Anayasalar insan haklarına saygılı olmalı mı?

Bence olmalı. 1947 yılında kabul edilen anayasa Japonlara bu hakları veriyor.

11 inci madde Japonların insan ana haklarından istifade etmesini sağlıyor. Bugunkü ve gelecek nesillere ebedî ve değişmez haklar olarak verilmiştir deniyor.

97 inci madde insan Anahakları’nı “beşeriyetin hürriyet uğrunda giriştiği asırlık mücadelenin bir neticesi” olarak tanımlıyor.

LDP’nin yeni anayasa taslağında bu madde tamamen yok. Çıkarılmış.

Meiji Üniversiteis Hukuk Fakültesi profesörü Lawrance Rapita 97 inci maddeye atıfta bulunarak “mevcut anayasa, kapsamı geniş bir ifade kullanarak temel insan haklarını güvence altına alıyor” dedikten sonra LDP tarafından bu maddenin çıkarılması nedenleri hakkında hiç bir açıklama yapılmadığına dikkat çekiyor.

Bireylere, demokratik haklara kısıtlamalar geliyor

Profesör Lapita, yeni değişiklik önerilerinin bireylere yeni yaptırımlar getirdiğini belirtiyor. Yeni anayasadaki madde 19-2’nin yazılış biçimine işaret ederek bu maddeye dayadırılarak basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlanabileceğini söylüyor.

LDP’nin önerdiği yeni madde 19-2 şöyle “Hiç kimse bireyler hakkında uygunsuz yollarla bigi toplayamaz, bulunduramaz, veya kullanamaz (tercüme EE)”.

Profesör Lapita bu maddedeki “Hiç kimse” terimine dikkat çekerek, bu bir birey de olabilir. Bu yolla ifade ve basın özgürlüğü kısıtlanabilir diyor.

Ayrıca gösteri özgürlüğü gibi temel ifade özgürlüğünü ilgilendiren konularda çok genel bir dil kullanıldığını, ve bu özgürlüklerin ancak “toplum düzenini” bozmayacak biçimde kullanılabileceğinin yazıldığına dikkat çekiyor.

“Toplum düzeni” tanımı olmayan bir kavram, her yana çekilebilir.

Profesör Lapita’nın endişeleri yerindeyse,yeni anayasa, mesela, geçen sene yapılan nükleer karşıtı gösteriler tipi mitinglerin yasaklanmasını engelleyemez.

Ayrıca hem profesör Lapita, hem de profesör Kamiya, LDP’nin önceliği anayasanın değiştirilmesine kolaylık sağlayan düzenlemelere vermesini sakıncalı buluyorlar.

Mevcut hukuka göre anayasal düzenleme ancak Japon üst ve alt meclislerinde 3 de 2 çoğuluk sağlanabilirse yapılabiliyor. LDP önce bu maddeyi değiştireceğini ilan etti.

“Neden önce bu maddeyi değiştirmek istiyorlar” diye soruyor profesör Lapita. Sonra da cevabını veriyor, çünkü bu madde değişirse düzenlemeler salt çoğunlukla yapılabilir, çıtanın seviyesi inmiş olur, artık diğer maddeleri rahatça geçirirler.

Profesör Kamiya da bu girişimi çok sakıncalı ve endişe verici buluyor.  Ayrıca Japonya’yı pasifist yapan 9uncu madde (Harbden Feragat maddesi) ve Önsöz’ün de çıkarılacak veya değiştirilecek olmasını yatırımcıların gözünde Japonya’yı riskli bir ülke sınıfına sokabileceği olasılığına parmak basıyor.

Yabancı düşmanlığı mı?

“Japan Civil Liberties Union” un temsilcisi Yoichi Kitamura ise LDP’nin anayasayı değiştirme gerekçesi olarak gösterdiği, “batı kaynaklı doğal hak ve özgürlük kavramlarının değişmesi gerekiyor” ifadesinin yabancı düşmanlığı olduğunu belirtti.

Profesör Lapita, profesör Kamiya ve Yoichi Kitamura dün FCCJ’de yeni anayasa ile ilgili endişelerini belirten bir sunum yaptılar.

Bu değişiklerin Japonya’yı modern dünyadan koparacağını, demokrasilerin temel taşları olan insan hakları, ifade özgürlüğü gibi kavramları reddettiği iddia ediyorlar.

Yoichi Kitamura, LDP’nin önerileri yeni anayasa olarak geçer ve kabul edilirse “Japonya gelişmiş ülkelerle aynı değer yargılarını paylaşan demokratik bir ülke olarak kabul edilebilir mi?” diye soruyor.

Kitamura basın özgürlüğü konusunda uzmanlaşmış bir avukat. Yeni önerilen 19-2 maddenin mahremi koruma maskesi altında anayasaya sokulan bir “yasaklama” olduğunu ve bunun LDP tarafından da dolaylı olarak web sitelerindeki Q&A’da kabul edildiğini belirtti.

Kitamura da bu maddedeki “hiç kimse” ifadesinin tüm basını kapsayabileceğini ve haber alma özgürlüğünü anayasal güvence altından çıkaracağını belirtiyor.

Yaz sonu gündeme gelebilir

Yeni anayasa tartışmaları henüz alevlenmedi. Japon medyasının nasıl bir tutum alacağı bilinmiyor.

İktidar partisinin mecliste açık farkla çoğunluğu var. Geçen Aralık ayındaki seçimlerden güçlenerek çıkmıştı. Temmuz ayında bir seçim daha olacak. Eğer benzer bir başarıyı tekrarlayabilirse anayasa değişikliğini meclise taşıyacaktır.

Japonya parlamenter demokrasi ile yönetilen, temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altında olduğu bir ülke.

Japonlar mevcut anayasanın sağladığı hak ve özgürlüler altında geliştiler, refaha erdiler.

Ancak son yıllarda özellikle Çin’in bölgede ekonomik rakip ve askeri bir güç olarak kendini hissetirmesi ile anayasanın 9uncu maddesi gibi pasifist (sorunların çözümünde kuvvet kullanımını red eden) maddeleri sıkıntı yarattı.

En son Senkaku adaları krizinde Tokyo Belediye Başkanı anayasayı sert bir dille eleştirmişti.

Japonya’nın resmi olarak bir ordusu yok, ama “Savunma Gücü” denilen askeri örgütlenmesi pratikte dünyanın ikinci büyük silahlanma harcamalarını yapan dev bir ordu.

Anayasal düzenlemeler bu askeri gücü pasifist konumdan, proaktif bir konuma sokarken, sokaktaki Japon vatandaşının ifade özgürlüğünü elinden alabilir, yönetime halk üzerinde tahakküm kurabilme fırsatını verebilir.

Bu konular yaz yaklaştıkça Japon medyasında da hararetli bir şekilde tartışılacaktır.

Yorumlar

  1. Reblogged this on …S.a.S… and commented:
    Japonya sessiz ve sakin bir halden, daha yırtıcı, daha saldırgan, daha milliyetçi, daha baskıcı bir döneme geçmeye cüret eder mi? Bu kadar yıldır dünyaya pembe bir tablo çizmiş bir ülke, savaş öncesi köklerine geri döner mi? Çok muallakta kalan bir durum ama zaman herşeyi yavaş yavaş sisler arasından çıkarıyor. Konu dünya kamuoyuna henüz çıkmamışken yakalayan Erol Emed aracılığıyla biraz da Gizli Japonya ve hedefleri üzerine…

Yorum bırakın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s