Nüfus 75.6 milyon, genciz, dinamiğiz, ucuzuz, hadi Japonya gel bize yatırım yap

Türkiye sürekli yabancı yatırımcıları ülkemize yatırım yapmaya özendirmeye çalışıyor.

Japonya’ya özel bir ilgimiz var. Kültürlerimizin yakın olduğunda bahsediyor, Japonları sevdiğimiz söylüyoruz ve yatırıma davet ediyoruz.

Portföy yatırımları artar

Japon para birimi 5.5 aydır değer kaybediyor. Bu trend TL gibi faiz getirisi yüksek ekonomisi dinamik ülkelerin bonolarına ilgiyi artırdı. Geçen yıl Japonya’da, en iyi on B tipi yatırım fonundan beş tanesi portföyünde TL kağıdı tutmuştu.

İki gün önce Nikkei gazetesi, Sonpo Japan Nippon Kowa Asset Management adlı fon fönetim şirketinin “Merhaba” kod isimli A tipi yatırım fonunun yılda %78 kazandırdığını yazdı. Nasıl oldu bu? Hisse senetleri ortalama %50 yükseldi, ayrıca TL de Yen karşısında değerlendi. Sonuçta “Merhaba” diyen Japonların geçen sene yüzü güldü.

Yen’deki zayıflama trendi burada durmaz, bu nedenle de Japon yatırımcıların Türk hisse senetlerine olan ilgisi devam eder.

Türkiye’yi  pazarlamak kolay. Kredi notumuz geçen sene Fitch tarafından artırıldı. Yeni bir not artırımı spekülasyonları halen gündemde.

Her dört yılda bir olimpiyatlara ev sahipliği yapmak için başvuruyoruz. Mesela bu yıl 2020 müsabakalarını kazanırsak ekonomiye büyük bir doping olur.

Ayrıca Japonların ilgilendiği ve uzman olduğu büyük ölçekli altyapı ve enerji yatırımlarımız devam ediyor, dolayısı ile haber akışı oluyor. Bu unsurları bir araya koyunca bir miktar daha para akışı olur.

Aslında palazlanmış, ve kurumsal olabilmiş bir Türk fon yönetim sektörü gelişmiş olsa idi Japonya’dan daha büyük meblağlarda portföy yatırımı beklenebilirdi. Japonya’da, toplam değeri 500 milyon Dolar bile etmeyen üç tane Türkiye fonu var Japonlar tarafından kurulan.

Sabit yatırım istiyoruz

Portföy yatırımıdan ziyade direkt yatırıma ihtiyacı var Türkiye’nin. Gelip fabrika kursunlar istiyoruz ki hem üretim olsun, hem iş yaratılsın, hem de teknoloji transferi gerçekleşsin.

Fakat bir türlü Japonlar büyük meblağlarla gelmiyorlar. Türkiye ile ilgilenenler de yatırımları piyasa fiyatlarının altında yapmak istiyorlar. Deyim yerinde ise ölmüş eşek fiyatı arıyorlar. ABD’de kaşarlanmış şirketlere piyasa fiyatının iki katını rahatça öderlerken Türkiye’de kendini ispat etmiş işletmelere borsa fiyatlarını vermeye yanaşmıyorlar, pahalı buluyorlar.

Son iki yıldır Japon Yeni güçlendiği içi rekor düzeyde yurt dışı yatırımı ve şirket satın alımı yaptı Japonya. Bu furya içinde bizim payımız nedir? %0.5 bile değil.

Yanlış mesaj veriyoruz

Çünkü yanlış mesaj gönderiyoruz. Ne diyoruz? Gelin yatırım yapın teşvik verelim diyoruz. Arazi veriyoruz, ucuz işçi veriyoruz, vergi almayız diyoruz. Veriyoruz da veriyoruz. Bu verdiklerimiz bir kolaylık olarak mı algılanıyor, yoksa çaresizlikten verilen tavizler gibi mi gözüküyor bunu araştırmıyoruz.

İki sene önce Türkiye’ye yatırım çekmeye çalışan bir kuruluş lafı hiç dolaştırmadan ve gevelemeden direkt bu noktaya getirmişti. Türkiye’deki ortalama tatil ve  izin günlerini karşılaştırmalı olarak gösteren bir grafiği ortaya koyarak bakın biz tatil de yapmayız, hasta da olmayız (ortalama hastalık izinlerinin düşüklüğünden bahsediyor), fiyatımız da ucuz, ayrıca bir sürü de üniversite mezunumuz var demişti.

Japon sanayici sadece ucuz iş gücü var, teşvik var, arazi var diye gelir mi? Bence sadece bu nedenlerdn dolayı gelmez. Çünkü bu teşvikler ve avantajlar başka yerlerde de var.

Hindistan, Vietnam, Çin, Endonezya, Tayland Japonya’nın üretim ve tüketim merkezleri oldu. ABD ve Avrupa’da zaten vardılar. Rusya gibi bir piyasa ilgilerini çekiyor ama bunun için bize ihtiyaçları yok, Rusya’ya kendileri de gider ki gidiyorlar.

Genç nüfus bir avantaj ama yeterli değil

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2012 yılı nüfus verilerini 28 Ocak’da açıkladı. Geçen yıl sonu ile 75.6 milyona ulaştık.

Japon Nikkei gazetesi bu bilgiyi dün küçük bir haber olarak verdi. Yılda ortalama 1 milyon çoğaldığımızı, 82 milyonluk Almanya’ya yaklaşığımızı belirtti.

Gazete, Türkiye yaş ortalamasının 30 0lduğunu ve para harcamayı da sevdiğimizi not ettikten sonra bu özellikleri ile Türkiye’nin önemli bir tüketici pazarı olarak Avrupalı ve ABD’li dev şirketlerin ilgisini çektiğini yazdı.

Ama Japon şirketlerin ilgisini çektiyor diye yazmadı. Oysa halen Türkiye’de yatırım yapan şirketleri var. Toyota fabrikası bu anlamda çok önemli bir nihenk noktası. Sumitomo Rubber’ın Çankırı’ya yapmayı düşündüğü lastik ve kauçuk fabrikası da öyle. Daha çok yatırım gelmesi gerek.

Az yatırımın arkasında Japonya’yı ikna etmek için yanlış nedenleri kullanıyor olmamız yatıyor.

Gelişmiş ülkeler arasında makro demografik yapısı en bozuk ülke Japonya. Toplam nüfusun %23.3’ünü 55 yaş ve üzeri vatandaşları oluşturuyor. Almanya ve İtalya beş yıl sonra Japonya’nın bugün bulunduğu noktaya gelecekler.

Türkiye’de ise yaş ortalaması 30.1. Nüfus artışımız 2012 yılında %12 oldu.

Bu fotoğrafı onlara gösterip, Japonya yaşlanıyor Türkiye’ye gelin büyüme hızımızdan genç nüfusun verdiği olanaklardan faydalanın diyoruz.

population piramit japan 2

Japonya açısından Çin, Kore, ABD’deki nüfus dinamiklerine yatırım yapmak mı daha pratik ve mantıklı, yoksa Türkiye’ye gelmek mi? Hangi seçim daha az riskli?

Komatsu Yönetim Kurulu Başkanı Masahiro Sakane bu hafta başında FCCJ’de yaptığı konuşmada bu konuya değindi. Şöyle dedi: Kore’nin yaşlanmasına daha 15 yıl var, Çin ve ABD Japonya’nın bugünkü durumuna 2030larda gelecekler.

Ayrıca Japonya’nın şu andaki mevcut demografik yapısı gelir düzeyi en yüksek olan 40-50 yaş gurubu etrafında yoğunlaşmış durumda.

Yani kısa vadede (Sakane’ye göre kısa vade 30 ila 50 yıl arası) Kore, Çin, ABD ve Japonya demografik kumarda daha kazandıracak.

Bu noktada ilginç bir veri daha paylaşmak istiyorum. 2050’li ve 2060’li yıllara geldiğimizde Japonya’da çalışan nüfus (15-64 yaş arası)  %51.5’a düşecek, ama toplam bağımlılık oranı Çin’de ve Kore’de Japonya’ya göre daha kötü seviyelere fırlayacak.

Hindistan gibi ülkelerde ise düşmeye devam edecek.

demographic cliff

Bu rakkamların anlamı şu: Önümüzdeki 25-30 yıl içinde (Komatsu’ya göre kısa vadede) Çin tüketici toplumu kapasitesine ulaşacak ve sonra hızla bu özelliğini yitirecek.

Bu nedenle şu anda Çin’e yatırım yapmak mantıklı gözüküyor.

2050- 2060’dan sonra Asya’da Hindistan, Endonazya, gibi ülkeler motor görevini sürdürecekler. Keza ABD demografik dinamizmini kaybetmeyecek.

Eğer kendimizi Japonya’nın yerine koyarsak kısmen de olsa bu nedenler ile son 10 yıldaki yatırımların neden Çin ve Asya’ya odaklandığını anlarız.

Sonuç olarak, demografik nedenler tek başına Türkiye’ye yatırım sebebi olmaz. Belki 10-15 yıl sonra.

Japonların sermaye fazlası var ama sınırsız kaynakları yok. Eğer yatırım olanakları arasında seçim yapmaları gerekirse  Hindistan’ı, Endonezya’yı tercih ederler.

Ve, aralarındaki askeri sorunlara karşın, Çin’deki yatırımlara devam etmeyi isterler.

Genç nüfus yapımız bizim için bir avantaj. Büyümeyi fişekleyen, ekonomiyi destekleyen bir faktör. Sabit sermaye yatırımı düşünen bir işadamı için ise yeterli bir neden değil.

Fabrikayı Hindistan’a kurar, malı Türkiye’de satarlar. Biz de cari açık vermeye devam ederiz.

Bir başka nokta da Japonya’nın kendi dengeleri. Kadınların doğurganlık oranı düşük ama bunun arkasında nüfusun ve sanayiinin Tokyo ve çevresinde yoğunlaşması var.

Komatsu Yönetim Kurulu Başkanı Sakane Tokyo’daki kadınlar arasında doğurma oranının %.7 olduğunu, başkentten uzaklaştıkça doğurganlık oranının arttığına dikkat çekti. Kendisi sırf bu yüzden şirketinin genel merkezini Tokyo dışına taşımış.

Japonya’da bir idari reform olur,  yerel yönetimlerin gücü artarsa Japon ekonomisde rönesans yaşanır.

Kıssadan hisse

Japonya’dan Türkiye’ye yatırım akışı istenen düzeyde değil çünkü ortaya sürdüğümüz argümanlarımız yanlış veya eksik.

Türkiye’deki DEIK gibi kuruluşların Sakane’yi ve onun gibi bir kaç işadamını davet edip bir konferans verdirmelerini tavsiye ederim. Sakane aynı zamanda Abe Hükümetinin kurduğu Sanayii Rekabet Kurulu’nun Yönetim Kurulu Başkanıdır.

Sunum yapmayı çok seven ve bu işi hakkıyla yapan birisi. Geçen sene 100’den fazla seminer verdi. Kısa vadeyi 30-50 yıl, uzun vadeyi 200 yıl olarak tanımlayan bu sanayicinin gözünde Türkiye nasıl görünüyor?

Peki eğer verdiğimiz bu mesajlar yanlış ise, doğrusu nedir? Bizim ortaya sürebileceğimiz ve sadece Japonya’yı etkileyebilecek çok güçlü bir argüman var mı?

Var, hem de çok güçlü bir argüman ve çok ciddi bir fırsat var. Ayrı bir yazıda işleyeceğim.

Yorumlar

  1. Reblogged this on …S.a.S… and commented:
    Biraz da Türkiye üzerine… Japonya’dan bakınca görünenler ama. Erol Emed gözüyle.

    Son zamanlarda çok hazıra konuyorum, zılgıt yenilebilir her an…

    Tamam ben de çiziktiriciğim bir ara..!

Yorum bırakın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s