Meleğin sesi, radyasyonlu et ve 17 Ağustos depremi
• Radyasyonlu etleri dağıtan Aeon yardımseverliğinin kurbanı oldu
• 1997 Ağustos’undaki Kocaeli depremi sonrası Türkiye için yardım toplamıştı
• Tsunami’ye karşı duran 24 yaşındaki “melek” onlarca insanı kurtardı
Bir hafta kadar önce Japonya gündemine radyasyonlu et skandalı bomba gibi düştü. Fukuşima nükleer santral yakınlarındaki bir sığır çifliğinden tüm ülkeye radyoaktif sezyum bulaşmış et gönderilmişti. Japonya genelinde market ve mağaza zincirleri sahibi Aeon şirketi etin dağıtımının yapıldığını doğruladı. Sığırlar Minami Soma-machi’deki bir çiflikte kesilmişti. Haber Hürriyet’te de yer aldı.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=18280965
Mağazalarında 17 Ağustos depremzedeleri için yardım toplatan şirket
Ondört yıl önce yaşadığımız 17 Ağustos deprem felaketi sonrası mağazalarında kendi çapında organizasyon yaptırılmasına izin verip toplanan yardımı Türkiye’ye ulaştıran Aeon şirketinin böyle tatsız bir olay vasıtası ile yeniden bizim gündemimize girmesi bir talihsizlik.
1997 yılının Eylül ayının hemen başlarında Jusco’da (Aeon’un o zamanki ismi) çalışan Türk delikanlılardan birinden telefon gelir. Şirket, mağazalarında yardım kampanyası yapılmasına izin vermiştir. Bizzat Türk’lerin de olmasını düşünmüşler. Katılabilirmiyim diye soruyorlardı. Tabii ki katılırdım. Hemen Jusco’nun Çiba’daki bir mağazasına gittim. “Yardım mesaisine” başlamadan önce mağaza sahibi ile görüştük (Mağaza derken devasa bir alış veriş merkezi). Bize Kocaeli depremi ile Kobe depremi arasındaki kader birliğinden bahsetti. Kendilerince yardım etmek istiyorlardı. Kampanyanın ne kadar süreceğini ve paranın nasıl ulaştırılacağını da açıkladı.
Japonya’da bu tip yardımlar gönüllüler aracılığı ile toplanıyor. Mart ayındaki büyük Tohoku depreminden sonra da yüzlerce gönüllü ve öğrenci ellerinde kutularla istasyonlarda ve mağazalarda yardım topladılar, hala da topluyorlar.
1997 yılının o Eylül günü üç kişi elimizde kutularla yardım toplamaya başladığımızda küçük çocuklardan, yaşlı teyzelere bir çok kişi kendi çapında katkıda bulunmuştu. Bizim “vitrin” görevimiz o günlüktü. Kampanya bir ya da iki hafta devam etti ve hatırladığım kadarı ile sadece o mağazadan hatırı sayılır bir miktar para toplanmıştı.
Aeon yardım severliliğinin mi kurbanı oldu?
Bu son skandala adı karışan Aeon büyük ihtimalle yardımseverliliğinin ve iyi niyetinin kurbanı olmuştur. Japonya’nın Tohoku bölgesi dokuz şiddetindeki 11 Mart depreminin yarattığı fiziki yıkıntının üzerine ekonomik bir çöküntüye de girmişti. Mal satamaz, sipariş alamaz oldular. Hükümetin bir şey yaptığı yok gibiydi. Iflasların, ardı ardına kapanmak zorunda kalan iş yerlerinin feryatları geliyordu.
Bu ortamda Japonya’da bir grup medya kuruluşunun da öncülüğü ile “Tohoku malı alalım, Tohoku’ya gidelim” kampanyaları düzenlenmeye başlandı. Aeon gibi yurt çapında mağazaları olan şirketler lojistik desteğini kaybeden yerel üreticilerin mallarını Tokyo’ya ve Japonya’nın diğer merkezlerine ulaştırmaya başladılar.
Bu ilişkilerin hemen hepsi karşılıklı güvene dayanıyor. Minami Soma-machi’deki o çiftliğin sahibi sığırlarına verdiği yemlerin radyoaktif sezyum ihtiva ettiğini herhalde bilmiyordu, ama kontrol etmesi gerekirken yetersiz mevzuata dayanarak o etleri Aeon’a sattı. Aeon’da kurallara ve yönetmeliklere göre bir sorun içermeyen bu yiyecekleri Japonya’nın dört bir yanındaki mağazalarına yolladı.
Meleğin Sesi’nin ilçesi Minami Sanriku-cho
Bu skandal bana depremle ilgili çok trajik bir olayı da hatırlatti. Tsunamiden büyük hasar gören Minami Sanriku-cho da yaşanan ve kamuoyunu derinden etkileyen Meleğin Sesi olarak da bilinen Miki Endo’nun dramını.
Deprem ve Tsunami
Tarih 11 Mart 2011. Saat öğleden sonra 2:47. Japonya Rihter ölçeğine göre 9 şiddetinde büyük bir deprem ile sarsılır. Depremin ana üssü kuzeyde Tohoku bölgesini açıklarıdır ama 200 kilometre uzaktaki başkent Tokyo’da da binalar şiddetle sallanacak, trenler duracak, insanlar korku dolu anlar yaşayacaklardır (depremin detayları burada).
Yüzlerce kilometre boyunda dev bir fay hatti yerinden oynamıştır. üç dakika süren bu afet bittiğinde binlerce bina yıkılmış ya da zarar görmüştür. Ama, Tohoku felaketini korkunç kılan deprem değil ardından gelecek olan dev dalgalar (Tsunami) olacaktır.
Kaderimizi seçmesek de, Kader karşısındaki duruşumuzu biz belirleriz
Miki Endo’nun doğup büyüdüğü Minami Sanrikucho (Türkçesi güney üçyolağzı) bir sahil kasabasıdır. Limanın açıklarına olası tsunamilere karşı dalgakıranlar inşa edilmiştir. Ancak 11 Mart tüm hesapların üzerinde bir felakettir.
Kısa bir süre sonra da korkulan olur. Tsunamiler yani dev dalgalar kasabaya doğru gelmektedir. Halkın uyarılması, vakit geçirmeden ve panik yaratmadan bulundukları yerleri terk edip irtifası yüksek noktalara ulaşmaları sağlanmalıdır.
Bu görev Miki Endo’ya verilir. 24 yaşındaki bu genç kadın belediye binasındanki odasına gider ve tüm heyecan ve korkularını bastırarak bugün artık herkesin ezberlediği o anonsun yayınına başlar.
“Sayın kasaba sakinleri, Tsunami alarmı verilmiştir, kıyıya yaklaşmayın, hemen içerilere ve yüksek irtifalı noktalara sığının”
“Altı metre boyunda dalgalar tahmin ediliyor, vakit geçirmeden kıyı bölgelerini terkedin ve yüksek noktalara sığının”
“Onbeş metre boyunda dalgalar tahmin ediliyor”
Anonsu duyanlar daha sonralari “meleğin seslenişi’ diye tanımlayacakları bu çağırıya uyarak bulundukları yerleri terkederler. Bunlardan bir tanesi “sanki ilahi bir güç vardı o seste , beni adeta arkamdan itti ” diyecektir. Bir başka görgü tanığı ise “anonsu yapanın sesindeki sakinlik ve kararlılık bize güven verdi ve şoktan çıkıp sığınma noktalarına doğru hareket etmemizi sağladı” diyordu.
Japonya’daki Tsunami felaketin anlatan fotoğraflardan bir tanesi tarlalar arasındaki dar bir şerit yol üzerinde iç kesimlere giden arabalar ve hemen arkalarında sinsice ilerleyen kara bir su kütlesidir. O arabadakler yaşamla ölüm arasındaki farki belirleyen saniyelere Miki Endo’nun defalarca yaptığı anonslar ile hakim olabilmişlerdi.
Felaketin boyutları anlaşıldıktan sonra herkes O sesin sahibini bulup teşekkür etmek ister. Nerededir? Kimdir? Bir süre sonra gerçek anlaşılır. Kendilerine seslenen ve son ana kadar görev yerini terk etmeyen Miki Endo da dalgalara kurban olmuştur. O telaş içinde herkes canını kurtarmaya çalışırken kimse anonsların sessizce kesildiğini fark etmemiştir.
Tsunami, belediye afet merkezine ulaştığında ikinci kattaki odasından ilerleyen kara ölümü gördüğü halde kıpırdamadan kendisine verilen görevi son ana kadar yapan bu genç kadını yutmuştu. Binada görevli otuz kişiden sadece çatıya kaçabilen on kişi kurtulabilmişti.
Neden kimse yardım etmedi
Miki Endo sıradan insanların sıradan işler yaparak bir fark yaratabilineceğini gösterdi. Kendini de feda ederek.
Hikayenin trajik yanı bu genç kadının sorumluluğu karşısında gösterdiği büyük fedakarlık kadar, neden binanın çatısına kaçan görev arkadaşlarının bir tanesinin bile yardımına koşmamış olması, veya neden bu anonsların otomatik olarak yayınlanmamış olması. Bu sorunun da, radyasyonlu etlerin de cevabı Japonya’nın karmaşık psikolojisinde yatıyor.
Miki Endo hakkındaki habere buradan ulaşabilirsiniz (youtube, ingilizce)
Basım notları: 26 Ağustos’da alt başlıklar ve youtuve videosu eklendi
Yorumlar