Japonca-Türkçe benzerlikleri ① Tüccar dili

Burayı tıklayın Japonya Bülteni dogrudan posta kutunuza gelsin

Japonca’da aylar sayılarla ifade edilir. Ocak birinci aydır, Şubat ikinci ay. Ben Eylül’de, yani dokuzuncu ayda doğdum.

Türkçe’de arada sırada ay isimleri yerine “birinci, beşinci” falan dendiğini bir yerlerde duyduğumu hatırlarım ama bu kullanımın yerleşik bir adet mi olduğunu yoksa bana mı öyle geldiğini pek çıkaramazdım.

Şimdi öğrendim ki halk dilinde böyle bir uygulama varmış.

Şu aralar Hamdi Koç’un Çıplak ve Yalnız adlı eserini okuyorum. 297. sayfanın 4. paragrafında şöyle bir diyalog geçiyor:

“-Eh artık, dedi yavaşça kalkarken diğer iki adama göz atarak. Biz de gidelim. Nasılsa sekizinci ayda geldiğimiz zaman bol bol sohbet eder, rakımızı içer, balığımızı yeriz.”

Konuşma mekanı Karadeniz, Ünye. Edebi bir eserde yer aldığına göre yerel halkın diline yerleşmiş bir kullanım olması gerek. Gene de emin olmak için Yazar’a sordum ve hayli ilginç bir cevap aldım: Tüccar lisanı. Hayatın rakamlaştırılması.

Japonlar da hayatı rakamlaştırmış

Yazarın bu açıklaması bana mantıklı geldi. Japonya’da da aynı mantık var aslında. Mesela pazarlar. Mal pazarda satılır. Bu nedenle kırsal kesimde her gün ayrı bir yerde pazar kurulur. Bazı köy ve nahiyeler ayın hangi günü pazar yapıyorlarsa o rakamla adlandırılır.

Örneğin benim gittiğim üniversitenin yakınlarında Muikamachi diye bir kasaba var. Altınciköy demek. Biraz ilerisinde Itsukamachi var ki o da Beşinciköy anlamına geliyor. Dağların arasında Tokamachi kasabası vardır kimonoları ve tekstil ürünleri Japonya’da meşhurdur. Tokamaçi Onuncuköy demek. Her ayın onuncu günü Tokamaçi’de pazar kurulur.

Hangi gün nerede pazar var diye ezberlemeye, not almaya gerek yok. Her ayın altıncı günü Muikamaçi’ye, yedinci günü Nanokamaçi’ye, sekizinci günü Yokamaçi’ye, vesaire git malını sat evine dön. Pratik insanlar.

Türkiye’de pazarlar bildiğim kadarı ile haftanın günlerine göre kurulur. Salı pazarı, Perşembe pazarı, Çarşamba pazarı gibi. Pazar zaten adı üstünde pazar.

Japonlar ile Türklerin ortak noktası ticaret 

Ticaret Japonlar ile Türkler’in ortak noktası. İki kültür de hem tüccar kafasına sahip, hem de DNA’dan savaşcı yani cengaver ruhlu. Bu nedenle yeni pazarlar, yeni ortaklıklar arıyor, risk alıyorlar.

Japonlar çok iyi tüccar. Zaten bu nedenle tüm dünyaya mal satıyor. Adamlar her şeyden önce malını elinden çıkarmak, parasını cebine koymak istiyor. Nakit. Mesela Osaka’ya gidin, ki Osaka Japonya’nın Kayseri’sidir, taksiler kredi kartı kabul etmez. Teknoloji özürlü olduklarından değil, iliklerine kadar tüccarlar da ondan. Nakit paranın yerini hiç bir şey tutmaz orada.

Tokyo farklı. Burası bürokrat.

Osaka canlı şehirdir. Japonya’da iş yapacaksanız eğer karşınızdakiler Osaka’lı ise iş yürür. Kıran kırana pazarlık olur; kendinizi sürekli bir koyun pazarlığı içinde düşünmenizi tavsiye ederim. Ama iş yürür. İş ahlakı da yüksektir. Tokyo ise ağır başlıdır. Orada da ticaret var ama usuller farklıdır.

Öte yandan biz de köklü bir ticaret geleneğine sahibiz. Japon tüccar malı çok ucuza alır, işler parlatır allar pullar, sonra pahalıya satar. Biz malı ölmüş eşek fiyatına alır, şampiyon kısrak fiyatına satmak isteriz. Bu pratik noktada iki kültür farklılaşıyor. Japon tüccar malını satabildiği ve normal bir kar edebildiği sürece mutludur. İlk başta sıkı pazarlık eder ama sonuçta hareket-bereket olduktan sonra sorun yoktur. Türkiye’de ticaret kafası biraz daha kısa yoldan 1-e-3 almaya odaklanmış durumda gibi.

Latince’de de aylar numaralı

Tekran başlıktaki konumuza dönelim. Latince’de de aslında ay isimleri arasında numaralandırma var. Eylül’ün İngilizcesi olan September,Latince Septem’dem geliyor. Yedi demek. Keza Ekim’in İngilizce karşılığı olan October Latince 8 anlamındaki Octo’dan geliyor. November dokuz demek olan Novem’den, December (Aralık) da on demek olan Decem’den gelir.

Şimdi diyeceksiniz ki Eyül dokuzuncu ay, Ekim 10, Kasım 11, Aralık 12. Neden Latince’de Eylül yedinci ay, Ekim sekizinci, Kasım dokuzuncu ve Aralık da onuncu ay olarak geçiyor?

E, öyle. O zamanlar ayları on’a kadar isimlendirmişler. Iki ay da isimsiz kalmış. Olur mu öyle çarpık şey? Olmuş. Zaten o zamanlar nereleri doğruymuş ki?

Yorumlar

  1. Julyus Sezar adina ay, imparator augustus adina da bir baska ay eklendiginden sanirim, diger aylarda oteleme var.

    yazi da cok keyifli, izninl ekndi bloguma asiriyorum …

    • July aslikda besinc ay demek olan Quintilis olarak da anılıyor ama unutulmuş gibi. Latinlerin hem numaralama hem imparator adı koyma, hem de savaş tanrısına gönderme yapmaları zaten kafalarının çok karışık olduğunu da gösteriyor 🙂

  2. Erol ayları sayıyla anmayı ben de ilk kez burada yasayan türk işcilerden öğrendim . Sadece Karadeniz değil ama tüm anadoluda, eğitim seviyesinin düşük olduğu çevrede kullanılıyor.. 4. Ayın 10 unda görüşelim muhabbeti..

    >

    • Selam, yazdığın yorumdan bu kullanımın Anadolu’da halk arasında yaygın olduğunu anlıyorum. Ticaret halk mesleği, aynı zamanda Peygamber mesleği. Bu nedenle iki lisanda da aynı amaçla kullanılıyor olmalı.

  3. denki – çıngı “elektrik”
    denshi – çınca “elektron”
    denwa – çınka “telefon”
    doku – düğü “zehir”
    doobutsu – döngül “hayvan”
    eiga – yanka “film”
    gishi – kıvcı “mühendis”
    iro – ıl “renk” (yaş + ıl, kız + ıl)
    ii – iyi “yakşı”
    karasu – karga “corvus”
    kuruu – kulumak “delirmek”
    kurutta – kuluduk “çılgın, deli”
    shin – çın “gerçek”
    shashin – yaçın “fotoğraf”
    shinju – inci “mirvari”
    tomodachi – tomdaş “arkadaş”

Yorum bırakın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s