Bir 7 Eylül daha geçiyor

Ne özelliği var 7 Eylül’ün denirse, şöyle bir özelliği var: Doğum günüm.

Ana rahmine düştükten sonraki aşamaları belli bir süreç bu doğum, ama Newton fiziği ile Kuantum fiziği arasındaki fark gibi bir fark burada da var. Aşağı yukarı dokuz ay on günü biliyoruz da, tam ne zaman dünyaya geleceğimiz içinde raslatantıların da yer aldığı bir dizi zincirleme reaksiyonun karmaşık  etkileşimi sonucu belirleniyor. Olasılık hesaplarının da işe dahil olduğu ve kesin bir tarihin konulamadığı apayrı bir alan.

Sonuçta benim için o gün bugün oldu. Bir gün veya bir ay önce ya da sonra da olabilirdi. Hiç olmayabilirdi de. Öylesine çok faktör birbiri ile etkileşime giriyor ki bir mucize bu doğum olayı. Sadece benim doğmam değil her doğum bir mucize. Ne kadar şanslıyız her gün böylesine binlerce mucizenin gerçekleştiği bir dünyada yaşıyoruz.

Oğlumun doğumunda karımla beraberdim. Bence her erkek eşi doğum yaparken yanında bulunmalıdır. Olağanüstü bir tecrübe bu. Dünyaya adım atılmıyor. O adım zaten önceden atılmış. Resmen itiliyoruz hatta zorla dışarı atılıyoruz güvenli bir ortamdan kaos dolu bir diğerine.

Yumruklarla, ıkınılarak ve sıkılınarak daracık bir tünelde, nefessiz kalarak, belki de sıkışarak, binbir güçlükle ve zorla. Bazılarımız da fırlıyor (dolayısı ile dilimizdeki ‘firlama sözcüğü de oradan geliyor herhalde).

Aslında gerçekten dogum günümün yıldönümü bugün mü o da tartışılır çünkü dünyanın eksenindeki eğiklik sebebi ile zamanı tam olarak ölçemiyoruz. Bindokuzyüzaltmışüç yılının o yedi Eylül’ünden bugüne geçen miladi takvim hesap hatalarını toplarsak belki de dündü veya yarın veya başka bir gün. En iyisi mevsimlerle gitmek. Tam kırkyedi bahar önce.

Takvimdeki hesap hatalarının önemi yaşamdaki hesap hatalarının yanında solda sıfır kalır bence. Bu yüzden hayatı düz yaşamalı insan. Hesaplarda her zaman artılar eksiler olur. Düz ve doğrunun ise sağlaması her zaman tamdır.

Zaman, bizim yarattığımız, felsefi boyutları da olan bir kavram. Devinimi ve değişimi açıklama, sıralama ve yapısallaştırma çabalarımızın sonucu. içine daha sonra doğum günleri gibi bir dizi gün dönümlerini doldurduğumuz, kendimizi bazen köle, bazen de hapis ettiğimiz bir şey. Yaşamın ilk yıllarında hemen geçmesi istenen, ilerleyen yaşlarda yavaşlamasını arzuladığımız, köşe bucak kaçılan bir kavram.

Annemle ben Alanya’da

Anneannemle ben

Bir altı Eylül günü gelmiştim ilk defa Japonya’ya. Üniversite kampüsüne de gene bir yedi Eylül’de ayak bastım. E, biraz buruk oluyor insan. Kimseyi tanımayınca böyle bir günde yalnız hissediyor kendini. O günlerde öyle uluslararası telefon falan da yok. Cep telefonu ise henüz tasarlanma aşamasında bilim-kurgu filmlerinde bir aksesuar.

Akşam yemeğinde masadaki diğer öğrencilerle konuşurken bir fırsatını bulup da ilan etmiştim. Doğal olarak tebrik ettiler. Bir hocamız vardı aramızda, Prof Otsuki, “niye siz batılılar bu doğum günü olayını böyle abartıyorsunuz anlamıyorum” dedi. Sıradan bir gündü onun için.

Ama benim için farklıydı. “Abartıyorum çünkü yirmidört yıl önce bugün ben doğdum” mealinden bir şey dedim. Kuantum fiziği ile Newton fiziği arasındaki farka, ve bunun doğum-ölüm eksenindeki izdüşümüne ise girmedim çünkü bireyi öne çıkaran bu düşünceyi anlamıyordu. Toplum, cemaat, grup, ekip daha önemliydi.

Otsuki Hoca daha sonra benim yaşantımda önemli rol oynayan şahsiyetlerden biri oldu. Yüksek lisans tez gözetmenimdi (supervisor). Beni Yamaiçi’ye tanıştırıp işe soktu. Daha sonra uzun bir süre de beraber finans ve kantitatif piyasa modelleri geliştirdik. On yıl kadar önce de kolon kanserinden vefat etti.

Hocamın yorumları benim için batı ve doğu kültürü arasındaki farka adım attığım ilk örnekti de diyebilirim. Aslında Japonlar’da kutluyor doğum günlerini çünkü hediye vermeyi ve bir şeylere sevinmeyi çok önemsiyorlar. Sevgililer günü, beyaz gün (diğer sevgili günü), anneler günü, babalar günü, kız çocuklar günü, erkek çocuklar günü, gençliğe adım günü, Noel (Hz. Isa’nın doğum günü), yıl sonu, yıl başı (üc gün tatil burada) vs.

Osman’la Alanya’da

Noel deyince aklıma geldi, 23 Aralık Japonya’da tatil ama Noel olduğu için değil İmparator’un doğum günü olduğu için, hıristiyanlardan aşağı kalmamak için herhalde.  Ne de olsa imparator burada tanrı demek. E tanrı’nın oğlu 24 Aralık da doğmuş ise tabii ki imparator da ondan önce 23 Aralik’ta doğmuştur. Bu arada unutmdan Şowa imparatorunun doğum gününü de ayrıca kutluyorlar burada 29 Nisan’da. Biz Müslümanlar’da altında kalmıyoruz. Bizim Kutlu Doğum Haftamız var.

Annemle ben Alanya’da

Kısaca kimse hafife almasın bu doğum günü işini çok önemlidir hele hele kuantum fiziği dinamikleri içinde analiz edilirse.

Bugün bena mesaj yollayan, telefon açan tüm dostlara teşekkür ederim.

Babamla Kaan

40 yıl önce